Günün Haberleri   |   Giriş sayfam yap   |   Favorilere ekle   |   Künye   |   İletişim   |   Sitene haber ekle


 
DOLAR
38,7775
EURO
43,5581
IMKB
9.702,000
ALTIN
3.917,250
 
Hava Durumu ANKARA
6 / 17 C°
Değiştir
 
     
 
Medya Spot Google
 
 
 Ana Sayfa  Gündem   Ekonomi   Dünya   Yaşam   Medya   Spor   Magazin   Polis Adliye 
 
İRTİCA İLE MÜCADELEDEN VAZ MI GEÇİLDİ?
İRTİCA İLE MÜCADELEDEN VAZ MI GEÇİLDİ?
 
The New Anatolian Gazetesi yazarı Sedat Bozkurt, uzun süredir gündemden düşen bir konuyu ele aldı. Bozkurt, İrtica ile mücadeleden vazgeçip geçmediğini sordu. İşte Sedat Bozkurt'un konuyla ilgili yazısı...
 
5.9.2006 - 11:47

Yeni Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, görevi devrederken ve devir alırken iki iç tehditte dikkat çekti; Bölücülük ve irtica. Bölücülük için verilen mücadele ortadaydı ama irtica ile mücadeledeki cephede işler nasıldı? Uğrunda mücadele etmek için darbe bile yapılan irtica ile mücadeleyi kimler takip ediyordu? Cumhuriyet tarihi kadar eski bir tehdittir irtica.  Türk siyasi yaşamında hem din vardır hem de buna karşı kendisini korumak isteyen bir devlet örgütü. Çoğu zaman bu iki yapı karşı karşıya gelmiştir ve her seferinde devlet bu mücadeleden galip ayrılmıştır. Mücadele sonrasında pek çok mahkeme kararı ile kapatılan parti “irticai faaliyetlerin odağı” olduğu gerekçesiyle kapatılmıştır.1980 Askeri Darbesi sonrasında önü tıkanan sağ ya da sol siyasetin örgütlendiği alanlar elinde din gibi bir iletişim silahı olan İslami yapıların eline geçti ve Siyasal İslam buralardan beslenerek iktidara kadar ulaştı. Belki de bu darbenin, kendisinden sonraki darbenin gerekçesini hazırlamaktan başka bir şey değildi. İrtica ile mücadele nedeniyle Türkiye, aktörleri tarafından “post modern” olarak tanımlanan bir darbeye de tanıklık yaptı. Darbenin adı, irtica ile mücadele yasalarının askerler tarafından siyasal iktidara dayatıldığı  Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısının yapıldığı günün adıydı: 28 Şubat. Ve iktidarda Türkiye’deki siyasal İslam’ın temsilcisi Milli Görüş’ün o dönemki partisi Refah Partisi vardı. MGK’nın sivil üyelerinin büyük kısmı da bu partinin yöneticileriydi. Ve koalisyon ortağı olmalarına karşın her gün Türkiye’de bir irticai faaliyetler tartışması yapılıyordu. MGK toplantısı aslında aniden gelişmiş bir sürecin başlangıcında yer almıyordu. Süreç Genelkurmay’ın MGK’ya sunduğu bir raporla başladı. Raporda hızla sayıları artan İmam Hatipler ile yasal ve yasal olmayan Kuran Kurslarından söz ediliyor ve bunların aritmetik verileri ard arda sıralanarak toplanıyordu. Ortaya gerçekten de hayli ilginç sonuçlar çıkıyordu. Rapordaki bilgilere göre İmam Hatipler ile Kuran Kurslarının mevcut haliyle devam etmesi halinde Siyasal İslam’ın Türkiye’deki temsilcisi Milli Görüş partileri 2000’li yıllarda yapılacak seçimde yüzde 34, 2005’de ise yüzde 66 oy alması mümkündü. Ve yine rapora göre dine dayalı bir devlet düzeni kurulması için yeterliydi. Rapor gayet açıktı ve tartışılır bir yanı da yoktu. Ve bu rapor 28 Şubat tarihli 8 saat süren MGK toplantısında ele alında. Toplantıda 18 madde karar altına alındı bunların 17’si doğrudan siyasal iktidarı muhatap alan irtica ile mücadeleyi önüne hedef olarak koyan hükümlerdi. Dönemin Başbakanı Refah Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan MGK’da geçirdiği zor saatlerden sonra partisinin grup toplantısını düzenleyerek toplantıyla ilgili bilgi verdi. Ülke en gergin saatlerini yaşarken Erbakan, MGK’daki hükümlere itiraz ettiği için kararı imzalamadığını söyledi. Erbakan’ın bu direnişi 5 gün sürdü. Askerler bastırınca Erbakan 406 sayılı MGK kararlarına attığı imzanın “prosedür” gereği olduğunu söyledi. Gerçekten öyleydi. O toplantıda alınan kararların hiçbirisi Refah Partisi hükümeti döneminde hayata geçirilmedi. Ancak bu toplantı ile başlayan süreç 4 ay sonra Erbakan Başbakanlığında hükümeti de bitirdi. Bu arada Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nda oluşturan ve adına “Batı Çalışma Grubu” denilen oluşum da, darbe tartışmalarının en merkezinde yer aldı. Bu grup hem irticai faaliyetleri hem de kadrolaşmayı yakın takibine almıştı.Erbakan’dan sonra Başbakanlık koltuğuna ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz 28 Şubat tarihli MGK toplantısında alınan kararların uygulanması için gerekli yönetmeliği çıkardı. Kararlar arasındaki en önemli düzenleme olan kesintisiz zorunlu eğitimin 8 yıla çıkarılması hayli zor oldu ve Ağustos ayının sıcak bir gününde 35 oy farkla kabul edildi. Böylece İmam Hatiplerin orta kısımları kapatıldı. Ardından irtica ile mücadeleyi takip için Başbakanlıkta Başbakanlık Takip Kurulu oluşturuldu. Bu kurul ayda iki kez toplandı ve kendisine doğrudan ya da dolaylı gelen irticai faaliyetler ya da kadrolarla ilgili raporlar hazırladı. Kurul’un görev yaptığı 1997’de 2 bin 956 ve 1998’de ise 4 bin 420 kişiyi irticai faaliyetlere katıldıkları gerekçesiyle emniyet ve istihbarat birimleri yakın takibe aldılar ve sonuçlarını Kurul’a bildirdiler.  Kurul, Başbakanlık Müsteşarı başkanlığında İçişleri, Adalet, Milli Eğitim ve Milli İstihbarat Müsteşarları ile Genelkurmay ve MGK temsilcileri, Diyanet İşleri ve Yüksek Öğretim Kurumu başkanların oluşuyordu.MGK’ya Kurul tarafından 2001 yılındaki irtica ile mücadeleyi değerlendiren bir rapor da sunuldu. 7 sayfalık raporda özellikle “devlet içindeki irticai kadrolaşmanın önlenmesi” amacıyla yapılan çalışmalardan ve 8 yıllık kesintisiz eğitim ile İmam Hatip üzerinden yükselen irticai faaliyetlerin azalmış olmasından övgü ile söz edildi. 2002 yılında kurulan AK Parti hükümeti sonrasında bu raporların da önemi kalmadı. AK Parti hükümetinden sonra doğal olarak Kurul’da da büyük değişiklikler gerçekleşti. Toplantılarda ihbar mektupları yerine istihbarat birimlerinin raporlarının dikkate alınması ve burada hazırlanan raporların bilgi olarak MGK’ya sunulması ve ayda iki kez yerine bir kez toplanılmasına karar verildi. Kurul’un yeni fotoğrafı aslında hayli ilginçti. Bir önceki iktidar döneminde eşleri başörtülü olduğu, 5 vakit namaz kıldıkları ve dini duyarlılıkları ağır bastığı için üzerlerinde araştırma yapılacak isimler şimdi kurul üyesiydi. Bunların başında da “İslami Yönetim” adlı kitabıyla halen tartışılan bir isim olan Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer yer alıyordu. Ve Dinçer başkanlığındaki Kurul’un belki de tek önemli icraatı, bir genelge ile bazı İslami sözcüklerin Kamu kurumları tarafından kullanılmasını önlemek oldu. Bu sözcüklerin arasında Hizbullah, İslami Terör, dinci terör gibi örnekler de vardı.



Arkadaşına Gönder   Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
  Toplam yorum 0   Onay bekleyen 0  


Yorumunuz editörlerimiz tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

  Bu kategorideki diğer haberler


ASKERDE “DOKUNMAYIN” RAHATSIZLIĞI

AP, TÜRKİYE ROPURUNU DAHA DA SERTLEŞTİRDİ

AKP'DE TEZKERE RAHATLIĞI
»  SEZER'DEN ASKERE TEZKERE SÜRPRİZİ
»  BAHİS REKLAMI GÜNAH DİYE FORMA GİYMEDİ
»  GECE YARISI HADİSLİ İKNA TURU
»  AİHM, TÜRKİYE'DEKİ SEÇİM BARAJINI GÖRÜŞÜYOR
»  AVRUPA PARLAMENTOSU'NDAN TÜRKİYE'YE SERT RAPOR
»  TÜRK KOORDİNATÖR BU HAFTA BELLİ OLACAK
»  HAİN ASKER YAKALANDI
»  MECLİS'TE YASAKLI GECE
»  ERDOĞAN'DAN GAF ÜSTÜNE GAF
»  GÜL, TEZKERE'NİN GEÇECEĞİNDEN EMİN
»   ARITMAN'DAN BÜYÜKANIT'A, 'BU KANI DURDURUN MEKTUBU
»  ERDOĞAN: "ASKERLİK YAN GELİP YATMA YERİ DEĞİLDİR"
»  EN ÇOK CEP KULLANAN ONUNCU ÜLKEYİZ
»  ABDULLAH GÜL, LÜBNAN'A GİDECEK ASKER SAYISINI AÇIKLADI
»  ANNAN, TEZKERE GÜNÜ ANKARA'DA
»  LÜBNAN'A ASKER GİTMELİ Mİ?ANKETE KATIL,GÖRÜŞÜNÜ YAZ
»  MECLİS KAPISINDA ZİNCİRLİ TEZKERE PROTESTOSU
»  GÜMRÜKTE SORUŞTURMA TEPEYE DAYANDI
»  AKP'Lİ VEKİLLERE TEZKEREYİ HALKA ANLATMA GÖREVİ
»  MİLLETVEKİLLERİNE TEZKERE MARKAJI
»  CERRAH SAYESİNDE LİNÇ KÜLTÜRÜ OLUŞTU!
 
  ÇOK OKUNANLAR
  YAZARLAR

 
EMİN VAROL
 
GAZETEC? ACI S?YLER !

 
Ercan Deva
 
Hatalar Zinciri ve Ortak Akıl

 
MURAT ŞAHİN
 
Matematik Ucuzlugu

 
Cahit Saraçoğlu
 
100 Milyar Liralık Destek Alacaklar
  ÇOK YORUMLANANLAR
  ANKET
Ekrem İmamoğlu CHP Genel Başkanı Olmalı mı?
Evet
Hayır
İlgilenmiyorum
 Sonuçları göster   
 
 
RSS

Add to Google
Medya Spot'ta yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz.  Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Medya Spot sorumlu tutulamaz.