Adalet Bakanı Cemil Çiçek, 301’inci maddeyle ilgili tartışmaların temelinde maddenin kendisi değil uygulanma biçiminin bulunduğunu belirterek, maddenin 80 yıldır farklı biçimlerde uygulamada olduğunu söyledi. Çiçek Oral Çalışlar'ın bir sorusu üzerine sinirlendi, ve "Beni hedef haline getiriyorsunuz" dedi.
      Bakan Çiçek, CNN Türk’te katıldığı programda Ali Bayramoğlu, Derya Sazak ve Oral Çalışlar’ın sorularını yanıtladı. Çiçek, 301. maddenin 80 yıldır uygulanan bir madde olduğunu, Orhan Pamuk ve Hrant Dink’in 301’den değil, 159’dan yargılandığını kamuoyuna anlatmanın bile dört ay sürdüğünü savundu. AB uyum yasalarının en önemlilerini kendi dönemlerinde çıkardıklarını ifade eden Çiçek, bu sayede Türkiye’nin müzakere edebilir bir ülke hale geldiğini kaydetti. Çiçek, 301 konusunda tek sorumlu kendisiymiş gibi eleştiri yöneltildiğini bunun haksızlık olduğunu söyledi. Uyum yasalarıyla Türkiye’nin demokratikleşmesi için en önemli adımları attıklarını kaydeden Çiçek, maddeyle ilgili esas problemin "suç teşkil etmez" denilen eleştirel açıklamalardaki "eleştirinin sınırı" olduğunu söyledi. Çiçek, "Bizim pozitif hukukumuzda devrim kanunları dışında değişmez hiçbir madde yok, nitekim 301’in bazı maddeleri benim zamanımda değişti" diye konuştu. Çiçek şunları vurguladı:
     
     PROGRAMDA TARTIŞMALAR

      Sık sık gazetecilerle Bakan arasında tartışmaların yaşandığı programda Oral Çalışlar adliye binasında uğradığı bir saldırıyı anlatarak Bakan Çiçek’in bu tip durumlardaki siyasi sorumluluğuna dikkat çekti. Bunun üzerine sinirlerin gerildiği programda Çiçek, bir kişinin sorumlu olmasını kabul etmediğini belirterek, "Anayasaya, yasaya dayanmayan beyanlarla beni de hedef haline getiriyorsunuz" diye konuştu.
     

     
     301 YENİ DEĞİL

      "Biz varolan 301. maddeyi veya o maddede vurgulana cezayı özgürlükler lehine değiştirdik, unsurlarını da değiştirdik. Bu tartışmalar başlandığında iki ünlü yazarın hüküm giydiği maddeler 301 değildi. Halbuki "Katil 301" diye manşetler atıldı. Bu madde eskiden beri var ve giderek de özgürlükler lehine değişiklikler yapıldı. Orhan Pamuk ve Hrant Dink, 301’den değil, 159’dan yargılandı. Bunu kimseye anlatamıyorum.
      301 yeni konmuş bir şey değil. Türkiye’nin 80 yıldır uygulamasında olun bir maddeydi. Başlangıçta sadece Türklük, TBMM ve Cumhuriyet’in esas alındığı aşağılamak. Halbuki diğer maddelerde de var. Biz bunları AB Uyum Yasaları çerçevesinde değiştirdik.
      301 toplumun önemli bir kesiminin gündeminde yok. Onların gündeminde olan yoksulluk, işsizlik...
     
     SORUN UYGULAMADA

      Maddenin değişmesi değişmemesi problemi değil, şikayetler uygulamadan kaynaklanıyor. Türklük tabiri ilk defa 301’le gündeme gelmiyor, Anayasada da var. Esas problem ’eleştirel açıklamalar suç teşkil etmez’ diyoruz ya neler eleştiri sınırında kalıyor neler eleştiriyi aşıyor. Soyut kuralların somut duruma uygulanması, burada iş hakime savcıya kalıyor.
      Dünyanın hiçbir yerinde eleştiri hududuyla ilgili belirleme yok. Eleştiri kültürü olan toplumlarda farklı olmayanlarda farklı. Uygulamayı zorlaştıran muğlaklıklar var."
     
     TEHDİTLER MEŞHUR BİLDİRİDEN SONRA

      Adalet Bakanı Çiçek, "Katil 301" sloganını eleştirirken Hrant Dink’in 301’den yargılanmadığını yinelerken, Dink’in aldığı tehditlerin de dava sürecinden çok Sabiha Gökçen haberi sonrasında yaşananlarla ilgili olduğunu söyledi. Çiçek şunları kaydetti:
      "Hrant Dink işini Türkiye ne zaman duydu, 2004 şubatında duydu. Bunu nereden anlıyoruz, son yazısından anlıyoruz. Sabiha Gökçen’in kökeniyle ilgili yazdığı yazı daha sonra bir büyük gazete tarafından büyük haber yapıldı ve kamuoyunun gündemine geldi. Gündeme geldi ve tehditler başladı. Kendisiyle ilgili açılmış davalar da vardı. Ondan sonra bir bildiri yayınlandı, meşhur bildiri. ilk defa konu o zaman gündeme geldi. O tehditler falan da o zaman başlıyor."
     
     ERMENİ KONFERANSI VE ARKADAN HANÇERLEME ELEŞTİRİSİ

      Çiçek, programda Ali Bayramoğlu’nun İstanbul’da Ermeni Konferansı’nın düzenlenmesi sırasındaki ’milleti arkadan hançerlemektir’ sözleriyle ilgili sorusunu yanıtladı. Bayramoğlu, Çiçek’in bu sözlerini anımsatarak, "Sayın Bakan Hrant Dink’in öldürülmesinden sonra hiç vicdan muhasebesi yaptı mı" diye sordu. "Tabiri caizse bana en çok jilet atanlardan bir tanesi Ali Bey’dir" diyen Çiçek, soruyu şöyle yanıtladı:
      "CHP’den Sayın Şükrü Elekdağ, Sayın Onur Öymen ve Sayın Deniz Baykal, Başbakan’ı ziyarete geldi Meclis’te. Mavi Kitap’la ilgili olarak geldiler. Dendi ki ’Ermeni meselesi bütün dünyada güncellik kazanıyor, arka arkaya parlamentolarda gündeme geliyor, Fransa’da gündemde, bizim dünyaya bir meydan okumamız lazım, yani birada iktidar ve muhalefet bir uyum içerisinde bunu Meclis gündemine getirelim, bizim tarihimizde böyle yanlışlıklar yoktur diyelim, biz soykırım yapmadık. Bu konuda milletçe ve parlamento olarak bir tavır koyalım.’ Bu da kabul edildi ve bu konuyla ilgili olarak özel bir genel görüşme de yapıldı. Ve tüm dünyaya bu açıdan meydan okuyan bir açıklama yapıldı, ’biz soykırım yapmadık.’ Böylesine bir meydan okumanın olduğu yerlerde bu konferansın öncülerinden olanlardan bir Türk öğretim üyesi, ’Türkiye soykırım yapmıştır’ diyor. Bir taraftan dünyaya meydan okuyoruz, diğer taraftan Türkler soykırım yapmıştır. Neyi anlatmış olacaksınız. Fransız parlamentosunda böyle bir konu gündeme geldiğinde Meclis’ten 5 kişilik heyet gitti. Bunların içerisinde Prof. Yalçıntaş da var. Biz bunu parlamentoda anlatmaya çalıştık, o günlerde konuşuldu bu. Oradan bir parlamenter gitti bir yazı getirdi dedi ki ’beyefendi siz bize soykırım yok diyorsunuz ama bakın sizin kendi vatandaşınız soykırım yapıldı diyor.’ O zaman siz bir iş için yola çıkmışsınız, bu tarafta kendi insanınız kendi vatandaşınız soykırım diyorsa bu, işin sabote edilmesidir."