TBMM’nin 24. dönem çalışmaları hakkında da bilgi veren Çiçek, “Bugüne kadar 419 Kanun Tasarısı ve 845 Kanun Teklifi sunulmuş, 245 Kanun Hükmünde Kararname sunulmuş, bunlardan 119’u ile ilgili komisyonlarda ve Genel Kurulda görüşme yapılarak yasalaşmıştır” diyerek şöyle devam etti:
“Ayrıca Meclisimiz 31 adet karar almıştır. Yine bu dönemde 822 dokunulmazlık dosyası Meclisimize gelmiştir. Kabul edilen ve yasalaşan bu tasarı ve teklifler içerisinde, Türkiye İnsan Hakları Kurumu, Kamu Denetçiliği Kurumu, Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk, İş Sağlığı ve Güvenliği, Afet Sigortaları Kanunu, Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, Cumhurbaşkanlığı Seçimi Kanunu, Yargı ve Eğitim Hizmetleriyle ilgili çok geniş kesimleri ilgilendiren düzenlemeler yapılmıştır.
Aynı dönemde 2 bin 304 sözlü soru önergesi verilmiş, 451’i cevaplandırılmıştır. 10 bin 811 yazılı soru önergesinin 7 bin 412’sine cevap verilmiştir. Verilen 11 Genel Görüşme Önergesinden 5’i işleme alınmıştır. İşleme alınan 4 önerge terörle ilgili olup görüşülmüş, Füze Savunma Sistemi ile ilgili önerge Genel Kurul gündemindedir. 12 Gensoru Önergesinden 4’ü geri alınmış, 8’i ise görüşülmüştür. Meclis Araştırması yapılması isteğiyle 983 önerge verilmiş, işleme alınan 351 önergeden 28’i için komisyon kurulmasına karar verilmiştir.”
-856 SAATLİK MESAİ-
Tüm bu çalışmalar için 142 birleşim ve 597 oturum yapıldığını ifade eden Çiçek, TBMM’nin 856 saat mesaisinde, toplam 43 bin 594 sayfa tutanak tutulduğunu belirtti. Milletvekillerinin, TBMM’nin saygınlığının korunmasının başta gelen görevi olduğunu hatırlatan Çiçek, “Demokrasimizin geleceği, demokrasiye duyulan güven buna bağlıdır” diyerek şöyle devam etti:
“Ülkemizin sorunlarını, çözüme kavuşturulması gereken konuları, demokratik anlayış ve kurallar çerçevesinde, İç Tüzükteki ifadesiyle kaba ve yaralayıcı olmayan, temiz bir üslupla, uygar tartışmanın güzel örneklerini vererek neticelendirmek durumundayız. Bizler toplumun önünde görev yapıyoruz. Unutmamalıyız ki, bu kutsal kurumun hepimizi aşan, hepimizin üstünde ayrı bir yeri, ayrı bir kimlik ve şahsiyeti, bu yüce kurumun şahsında temsil edilen ortak değer ve hedeflerimiz var. Bu konuda azami ölçüde duyarlı olmalıyız.
Demokrasiyi özümsemiş ülkelerde parlamentolar yalnızca temennide bulunan kurumlar değildir. Tam aksine temenni edilenleri, temin etmekle görevli ve sorumlu kuruluşlardır. Bizde de öyledir, öyle olmak zorundadır. Öyle olduğu içindir ki, dünyadaki tek Gazi Meclis bu Meclis’tir. Bizler de parlamentomuzun, ülkemizin önünü açan, sorunlara çare üreten bir kurum olduğu inancını artırarak sürdürmeliyiz. Yüksek sorumluluk bilinciyle hareket ederek milletimizin ümidi olmaya elden gelen katkıyı vermeliyiz. Esasen varlık sebebimiz budur. Parlamentoların tarihi varlık gerekçesi de budur.
Buradan hareketle ifade etmeliyim ki, çözmemiz gereken içerde ve dışarda bir çok sorunumuz var. Bunları birlikte uygarca tartışarak, konuşarak ve uzlaşarak çözmek durumundayız. Aksi durumun ne gibi sorunlar çıkardığını tecrübeyle görmüş bulunuyoruz.”
-“HAYIR İŞLER UZAYINCA, ŞERRE DÖNÜŞÜR”-
24.Dönemde iki önemli çalışmaya başlandığına vurgu yapan Çiçek, “Her ikisini de olumlu sonuçlandırmak gibi, hem 4 siyasi partimizin hem de hepimizin önemli ve tarihi bir sorumluluğunu” belirtti. Bunlardan ilkinin yeni bir Anayasa olduğunu söyleyen Çiçek, “Yeni Anayasa geçen dönem toplumsal talepti, şimdi bizim için mecburiyettir. Siyasetin itibarı ve liyakati için, TBMM’nin çözümün adresi olduğunun ispatı için başarmalıyız” diyerek şunları söyledi:
“Darbeleri soruşturan bir Meclis, darbe Anayasası ve darbe hukukuyla yoluna devam edemez. Siyaset için ciddi bir noksanlıktır, izahı da zor bir çelişkidir. Bundan bir an evvel kurtulmalıyız. İşleri geciktiremeyiz, öteleyemeyiz. Eğer geciktirirsek ve ötelersek her gün daha büyük ölçüde anayasal sorunlarla uğraşırız. Aksi varit olursa yani yeni bir anayasa yapamazsak, bu bizim tarihi sorumluluğumuzdur, bu sorumluluğun altında kalırız. İkincisi siyasi etik komisyonunun kurulmasıdır. Bu yasama yılında hiç olmazsa bu konularda uzlaşarak bir sonuç almalıyız.
Unutmayalım ki, halkın ifadesiyle, hayır işleri uzayınca şerre dönüşür. Geçen sene de ifade ettim. Üzerinde durmamız gereken bir başka konu da şudur; bu dönem üzerinde birlikte çalışma yapmamız gereken bir konu olarak ifade ediyorum, bu da siyaset hukukunun yeniden tanzimidir. 1982 Anayasası ve onun şekillendirdiği siyaset hukukumuz, artık hiçbir şekilde günün ihtiyaçlarını karşılamıyor. Herkesin vurgu yaptığı şekliyle bize bu ufuk dar geliyor. Her gün yeni sorunlar çıkarıyor. En başta meşruiyet sorunu yaşıyoruz. Siyaset hukukunun katı, yasaklayıcı kuralları ile siyasetin gerçekleri ve halkın beklentileri bugün karşı karşıya. Kanuni, hukuki meşruiyet ile siyasi meşruiyet uyuşmuyor. Siyaset hukukunun çizdiği çerçeve, reel siyaseti zorluyor, rehin alıyor. Sonuçta hukuki meşruiyetle siyasi meşruiyet çatışıyor. Biri diğeri ile örtüşmesi gereken bu kavramlar, çatışmanın sonucu olarak meşruiyet kavramını da aşındırıyor. Bugün yaşadığımız bir kısım sorunların önünde bunlar yatmaktadır.”
-“DÜNÜN KURALLARI YETMİYOR”-
Türkiye’de yasal mevzuatın güncelleştirme ve kavramlara yeni içerikler yükleme ihtiyacının doğduğunu da ifade eden Başkan Çiçek, “Dünün kuralları ve kurumları ülkemizin sorunlarını çözmeye yetmiyor. Bunu süratle yapmazsak, beklentiler temenniden öteye geçemez. Kural koyarak, kuralları, kavramları ve kurumları yenileyerek aşabileceğimiz sorunları, kişisel çabalara, yeteneklere havale ediyoruz” dedi.
-TERÖR-
TBMM’nin önünde en çok can yakan sorun olan terörün bulunduğunu söyleyen Çiçek, “Bunun bir insanlık suçu olduğunu biliyoruz. Toplumun geleceğine, huzur, barış ve istikrarına yönelmiş en büyük tehdit olarak görüyoruz. Kalkınma ve iç barışın önündeki en önemli engel budur” diyerek şöyle devam etti:
“Bu sorun, partiler üstü hepimizin sorunudur. Herkesin nerede durduğu ve safını açıkça belirlemesini gerektiren bir sorundur. Bu sorunu bizler çözeceğiz. Bizler çözmeliyiz. Başkasının vereceği katkılar ya hiç yoktur, ya da fevkalade sınırlıdır. O nedenle terminolojisi, yöntemi ve içerik konuları başta olmak üzere birlikte kararlaştırılan bir sonuca bunu bağlamak durumundayız. Bu konuda toplumsal barışı, birliğimizi, dirliğimizi korumak için daha fazla hassasiyet göstermeli, milletçe dayanışma içinde olmalıyız. Bu konuda ve başkaca konularda, çözmek zorunda olduğumuz iç ve dış sorunlarda milletin vekilleri ve öncüleri olarak ona yeni hedefler, demokrasi adına birlikte iş yapma, uzlaşma, dayanışma adına güzel örnekler ortaya koymak bizim görevimizdir. İnşaallah bunları yapacağız ve milletimize layık olacağız.”(ANKA)