Günün Haberleri   |   Giriş sayfam yap   |   Favorilere ekle   |   Künye   |   İletişim   |   Sitene haber ekle


 
DOLAR
32,4375
EURO
34,7411
IMKB
9.916,000
ALTIN
2.441,870
 
Hava Durumu ANKARA
13 / 26 C°
Değiştir
 
     
 
Medya Spot Google
 
 
 Ana Sayfa  Gündem   Ekonomi   Dünya   Yaşam   Medya   Spor   Magazin   Polis Adliye 
 
Ruhumuzu esir alan sansür...
 SEZAİ BAYAR 28 Eylül 2014 Pazar  

Paldır güldür geçen ve hızı yüzünden bir çok şeyi ıskaladığımız son 12 yılda,

görünür olan ve hissettiğimiz en önemli olay, hatta tek şey “sansür”.

Önce hissedemedik.

Kuluçka dönemiydi herhalde.

Sonra kendisini göstermeye başladı.

Başbakanlık önünde yıllardır aynı görevi yapan gazeteci arkadaşlardan bir kısmı

iktidarın hoşuna (!) gitmemeye başladı.

AKP hükümeti daha işin başındaydı, hizmet yapmaya çalışıyordu.

“Bu gazeteciler de çok oluyorlar artık” noktasına erken geldiler ve “akredite”

muhabirlik sistemini sivil yönetim için devre soktular.

Biraz geriye gidince bu akreditasyonu anlamak daha kolay olur.

Sistem, Cihet­i Askeriye tarafından zaten işletiliyordu yıllardır.

TSK'nın nizamiyesinden içeri girmek, Pentagon'a, hatta Beyaz Saray'a adım

atmaktan daha zordu.

Askerler yıllardır akreditasyon sistemini uyguluyorlar, olağanüstü dönemlerde ise

kendilerine yakın, “apoletsever” ve “postal sesi”ne aşık,”darbe sevici” gazetecileri

listeye alıyorlar, diğerlerini garnizon dışında tutuyorlardı.

Bu gazetecilere Batı dünyasında ve ABD'de “iliştirilmiş medya” deniyordu.

Askerin çizdiği şablona uyan, iktidarın siyasetine “uygun” yazılar yazan gazeteci

takımıydı bunlar.

Sivil dünyada ise “yandaş”, “yalaka”, “liboş” gibi isimler yakıştırılıyordu.

AKP'nin Başbakanlıkta görevli muhabirlere uyguladığı sistemi “normal” görenler,

bir süre sonra anlaşıldı ki, bu bir “gizli sansür” uygulamasının ilk adımı.

Bu adımı en katı biçimde Dışişleri Bakanlığında uyguladılar.

Sıra haliyle diğer bakanlıklara geldi.

Sonunda gazetecilere haber servisinin tek elden yapılması sessizce devreye sokuldu.

Kıytırık haberler konusunda bakanlar konuşabilecekti ama hayati konulardaki tüm

haberler için “tek ses” ve “tek nefes” ancak Başabakan Erdoğan olmalıydı.

Yazılı basına uygulanan bu “gizli sansür” görsel medya için daha aktif hale

getirilebiliyordu.

İktidarı kayıtsız şartsız destekleyen televizyon ve radyo sahipleri, sayısal olarak

yeterli büyüklüğe

ulaşmışlardı.

AKP'nin Bakanları, her an yarattıkları “ yandaş medya”ya emir verebiliyorlar,

istenmeyen haberleri yayından kaldırabiliyorlardı.

AKP sözcülüğü ise yazılı ve görsel medyayı devamlı mercek altında tutuyordu.

Nerden “çatlak ses” geliyorsa ona müdahale edilmekten geri kalınmıyordu...

Sonunda patronların yüzde 90'ı bu uygulamaya biat ederken, sıra köşe yazarlarına

gelmişti.

Önce Türk medyasının amiral gemisinden başlandı, sırasıyla diğerlerine yöneldi

iktidar.

Sakıncalı köşe yazarları ilk beş yılda devre dışı bırakılırken, Ergenekon ve Balyoz

gibi davalar nedeniyle tarafsız kalmaya çabalayan köşe yazarlarına da “dolaylı”

şekilde baskı kurulunca sansürlü dönem iyice yerli yerine oturuyordu.

Başbakan Erdoğan'ın şikayet için telefon ettğiği medya patronunun telefonda

ağlaması, ardından “Alo Fatif” hatta rezaleti derken, asrın en kirli uygulaması olan

“sansür” kılcallarımıza kadar yürümüştü.

Ne mesleki dernek ve cemiyetler ve ne de diğer sivil toplum kuruluşları medyaya

uygulanan bu insafsız sansürün önlenmesi için tek bir adım atmamışlardı.

Kıllarını oynatmadılar, oynatamadılar.

Sonunda Erdoğan Çankaya'ya çıktı, Başbakanlık koltuğuna Ahmet Davutoğlu

oturdu.

“Belki medyaya karşı katı tutum değişebilir” diye umutlananların beklentisi de boş

çıktı.

Hem de nasıl boş.

Hemen habere girelim.

Dumanı üstünde tüten taze haber bu üstelik.

Yarın (29 Eylül 2014) Samsun 19 Mayıs Üniversitesi'nin Akademik yılının (2014­

15) açılış törenine katılacak olan Davutoğlu Atatürrk Kongre ve Kültür Merkezin'de

bir konuşma yapacak. Ardından da ilk dersi verecek.

Başbakanımız aynı zamanda Profesör ya.. Ders vermesi de normal.

Ancak Başbakanlık Basın Merkezinden yapılan açıklama şaşırtıcı,

Çünkü açıklamada Başbakanı sadece sarı basın kartı sahibi gazeteci ve

televizyoncular izleyebilecek.

Yani henüz kart almamışsanız ve staj yapıyorsanız kapıdan giremezssiniz.

Bu karar bir derece su kaldırır.

Devamında deniyor ki: “ Başbakanı izleyecek olan gazeteci ve televizyoncular

salona kamera ve fotoğraf makinası sokamayacaklardır”

Şaka gibi değil mi?

Görevli medya mensupları galiba sadece not tutabilecekler.

Gazete ve televizyonlara fotoğraf ve film çekip gönderemeyecekler.

Galiba bu işi devlet ilk defa kendi üstlenecek.

Belki A.A ve TRT tarafından servis edilecek haber ve fotoğraflar...

Ve de TV filmleri...

Gerçekten “şaka mı bu?” demek gerek.

Ama bu son gelişme ve uygulama, bana çok da şaka gibi gelmiyor.

Gelmiyor çünkü bugüne kadar aşama aşama gelinen nokta nasılsa bir gün daha

ileriye taşınacaktı.

Davutoğlu, eski Başbakan Erdoğan'dan “sansür” bayrağını devir aldı ve daha

ileriye götürmekte kararlı görünüyor.

AKP ve iktidarını esir alan bu sansürün nereye sürükleneceğini kestirmek zor.

İktidarın ruhuna işlemiş gibi görünen bu sansür virüsünün, geçmişte bir çok

hükumetlerin başına ne türlü sorunlar yarattığı unutulmuş değil.

Hele hele, Demokrat Parti'nin sadece “Tahkikat komisyonu” kurduğu için başına

gelenleri hatırlamamak ne mümkün...

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
  Toplam yorum 0   Onay bekleyen 0  


Yorumunuz editörlerimiz tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
 

Bu yazı henüz yorumlanmamış...


 Yazarın Diğer Yazıları
 
  ÇOK OKUNANLAR
  YAZARLAR

 
EMİN VAROL
 
GAZETEC? ACI S?YLER !

 
Ercan Deva
 
Hatalar Zinciri ve Ortak Akıl

 
MURAT ŞAHİN
 
Matematik Ucuzlugu

 
Cahit Saraçoğlu
 
100 Milyar Liralık Destek Alacaklar
  ÇOK YORUMLANANLAR
  ANKET
Cumhurbaşkanlığı Seçimerinde Kim Kazanır?
Recep Tayyip Erdoğan
Kemal Kılıçdaroğlu
Muharrem İnce
Diğer
 Sonuçları göster   
 
 
RSS

Add to Google
Medya Spot'ta yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz.  Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Medya Spot sorumlu tutulamaz.