Siyaset zor zenaat. Her zaman yazmışımdır, siyasette zaman çok önemli. Daha önemlisi ise
kazandığın başarıları büyütüp “Ben neymişim be abi”tribine girmektir.
Yani “kibir” çukuruna yuvarlanmaktır.
Politika bu, neticede insan faktörü ön planda.
Başarı “takım” işidir
Kadrolarla hedefe ulaşılır.
Evet siyasette liderlik, ticarette CİO’luk önemlidir ama bunlar tek başına sürdürülebilir
faaliyetlerin ötesinde bazı incelikleri üzerinde taşır.
AKP bir kadro hareketiydi.
Aslına bakılırsa bir “proje”ydi ama çok farkında olunamadı.
Dışardan özellikle ABD’den aldığı destek ve yardımı- her alanda- AKP’lilerin inkar etme
hakları yok.
İnkar edenler çıkabilir.
Onları da Fethullah Gülen’e havale ederiz, öğrenirler.
Proje partisi AKP’nin 7 Haziran 2015 seçim sonuçları bir çok yönü ile tartışılabilir.
Emanetçi gibi duran ve bu kimlikle sahibinin sesi gibi davranıp sahneye çıkan bir Davutoğlu
profili.
Hem Cumhurbaşkanı, hem AKP Genel Başkanı ve hem Başbakan gibi sahne alan Erdoğan…
Birbirlerini tamamlayamadıkları gibi, ayrışmışlıkları ile sırıttılar kampanya boyunca.
Erdoğan-Davutoğlu projesi yanlıştı.
Saraydakinin kibri, müştemilattaki Davutoğlu’nun “stratejik derinlik” savsatasını gölgelediği
gibi, üstüne onu iyice dibe itti.
Saray soytarılarının Erdoğan’a verdiği destek de “kibir” doluydu.
Bu hal, AKP’nin halktan süratle kopmasını hızlandırdı.
HDP için planlanan senaryo da halk tarafından reddedilince, AKP kurucu liderinin kibrinin
kurbanı oldu.
Özetle tevazu, sadelik, hoşgörülü olmak ve empati yapmak kazandı.
Kibir kaybetti.