Gazeteci dostum, arkadaşım ve meslekdaşım Mete Akyol,
herkesin ulaşmakta zorlandığı bir zirveye taşıdı kendisini.
Meslekteki 60. yılını Gazeteciler Cemiyeti'nin verdiği “Yaşam
Boyu Gazetecilik Başarı Ödülü” ile taçlandırmış oldu.
Ankara'da Gazeteciler Cemiyeti'nde yapılan törenle bir ilk'e de
imza atılmış oldu.
Böylesine bir ödülün geleneksel hale gelmesini, getirilmesini
dilerim.
Her gazeteci meslekte 60 yıl ayakta kalmayabilir ama en az 40, ya
da 50 yıl için aynı tür ödül törenleri düzenlenebilir.
Çünkü gazetecilik dünyanın en güzel meslekleri arasında nasıl ilk
sıralarda yerini alıyorsa, bir o kadar da “vefasız”lıkların
sergilendiği bir alan.
Gazeteciler, ya istekleri ya da patronların arzuları doğrultusunda
emekli olduklarına göre, onların uzun süre gözlerden uzak
kalması haklı olarak insan hafızasının yol kazasına uğruyor.
Yani unutuluyor.
Oysa cemiyetlerin bu gibi “insani” gerçekleri görüp, üyesi olsun
olmasın tüm emekli veya çalışan meslekdaşlarına omuz vermesi,
onları zaman zaman hatırlaması çok da yerinde bir davranış olur.
Mete Akyol bize çok şeyleri, gerçekleri hatırlattı.
Meslek hayatı boyunca, bu meslekte kendisini yetiştirenleri yad
etti, onlara şükranlarını sundu.
60 yıl içinde edindiği dostlarıyla, en azından bir kısmıyla bu tören
vesilesiyla bir arada, mutlu anlar yaşadı.
Mesleğe başladığı günlere kadar uzandı.
İlk röportajını anlattı.
Öğrencilikten, öğretmeye başladığı yıllara kadar yaşam
serüvenini gözler önüne koydu.
Zaman zaman güldürdü...
Zaman zaman düşündürdü.
Sıkça, onun başarılı olduğu yılları anımsadık.
Röportajda Türk Basınına yeni bir uslup getirmesini hatırladık.
Gerçekten Mete Akyol dönemi gazeteciliğin hem zor, hem de
kolay evrelerini kapsıyor.
Gazetecilikte yeni şeyler yapmak gerçekten mesleğe büyük katkı
sağlıyor.
Mete, gerek Hürriyet ve gerekse Milliyet'deki gazetecilik
dönemlerinde birçok başarıya imza attı.
Hatta yüzlercesine...
Büyük olaylarda, büyük işler başardı.
Tabii zaman zaman onun da üzüldüğü, kırıldığı anlar olmadı
değil.
Ama ayrılmak zorunda kaldığı yayın organları sahiplerine hiç bir
zaman sitem etmedi.
Ya da ben hatırlamıyorum.
Gazeteciler Cemiyetindeki törende, kadim dostlarım arasında ilk
sıralarda yer alan Prof. Dr. Mehmet Haberal'ı da görmek hoştu.
Bir çok milletvekili ve eski bakanın bu geceye katılması daha ayrı
bir hava yarattı gecede.
Umarım, Başkent Üniversitesi ve bağlı kuruluşlarında önemli
görevler üstlenen ve İletişim Fakültesinde de dersler veren Mete
Akyol için Haberal hoca da bir “ başarı “ ödülü töreni daha
düzenler.
Haberal hoca yaptığı konuşmasının bir yerinde “ Mete Akyol'un
saçlarının beyazlanmamasını, çok fazla hamsi yemesine
bağlıyorum” demişti.
Yine umarım, 13 kez gerçekleştirdiği hamsi gecelerinden
14.gecesinde, Mete Akyol'la ilgili bir surpriz hazırlar Haberal
Hocam.
Kendisinden önce davranan Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi
Bilginden rövanşı almış olur.
Gece “anılar” ın sergilendiği anlamlı bir geceydi.
Hatıralar ve hatırlanmalar gecesiydi...
Akyol'un ödül törenini düşünen ve hayata geçiren Gazeteciler
Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin'i kutlamak gerekiyor.
Hem düşünce, hem yeni bir proje ve hem de büyük emeğinin
geçmesi açısından...
Akyol, meslek hayatına nokta koymadığını söylemişti.
“Ben nokta değil,virgül atıyorum meslek hayatıma” demişti.
Yani “Bu işi bırakmaya hiç niyetim yok” anlamı taşıyordu bu
cümle.
Ne denebilir ki, bu kararlılık karşısında.
Başarılarının daim olmasını diliyorum