Günün Haberleri   |   Giriş sayfam yap   |   Favorilere ekle   |   Künye   |   İletişim   |   Sitene haber ekle


 
DOLAR
32,4375
EURO
34,7411
IMKB
9.916,000
ALTIN
2.441,870
 
Hava Durumu ANKARA
15 / 25 C°
Değiştir
 
     
 
Medya Spot Google
 
 
 Ana Sayfa  Gündem   Ekonomi   Dünya   Yaşam   Medya   Spor   Magazin   Polis Adliye 
 
Mumcu ve anılar (III)
 SEZAİ BAYAR 28 Ocak 2015 Çarşamba  

Ünlü gazeteci Uğur Mumcu ile ara sıra Siyah Beyaz Bar'da

karşılaşıyorduk...

Sık sık gelmezdi bara ama ara sıra uğrardı.

Barın sanat galerisinde açılan sergilere de gelirdi, sonra arkadaşları ile bir

kaç kadeh atabilmek için bardaki bir tabureye tünerdi.

Hürriyet'in Cinnah'taki bürosuna yakın olduğu için bizler Siyah Beyaz

Bar'ın müdavimleri arasındaydık.

Hele ben, nerdeyse barın hissedarı sayılırdım (!)

Hürriyet'in içindeki barı değil, Siyah Beyaz'ı tercih ederdim.

Nedeni açık...

Bürodaki arkadaşlarla zaten saatlerce beraberiz.

Saatlerce haberle boğuşuyoruz.

Sonra çıkıp barda, yine mesleki konuları içkimize “meze” yapıyoruz.

Ben bu yüzden değişik ortam ve değişik insanlarla birlikte olmayı tercih

ediyordum.

Çoğunluk arkadaşlar da aynı düşüncelerdi...

İş bitince herkes değişik lokanta, bar ya da kokteylere kaçardı.

1990 yılları ve sonrası...

Tempo Dergisi'nde Kurthan Fişek'le birlikte aynı odayı paylaşıyoruz ve

haber üretiyoruz 1987'den itibaren.

Rahmetli hocamız, içkiye fazla meyilliydi. Sigarayı içmez, adeta yerdi.

Sık olmasa da “Kurt Hoca”, Siyah Beyaz'ın müdavimlerinden sayılırdı.

Hakeza Hasan Cemal...

İstanbul'dan Ankara'ya geldiğinde Hasan Cemal muhakkak uğrardı.

Tabii Ertuğrul Özkök de...

Ertuğrul Özkök, Genel Yayın Müdürlüğü koltuğuna oturduktan sonra bu

bara hiç uğramadı sayılır.

Oysa yıllarca Hürriyet'in Ankara Temsilciliğini yapan Sedat Ergin bir

cazsever olarak sık sık gecenin geç saati de olsa bara takılırdı.

Bar muhabbetine ara verelim ve şimdi esas Mumcu ile ilgili olan

yaşanmış hikayemize dönelim.

Günlerden bir gün, Uğur Mumcu, Ankara'da yapılması planlanan yeni

Opera Binası ve tesislerindeki aksaklıkları köşesine taşımıştı.

Eski opera binası yıkılacaktı ve yeni bir proje hayata geçrilecekti.

Mumcu'un araştırmasına, görüştüğü teknik adamların verdikleri bilgilere

göre, Opera tesislerinde teknik hesaplar, akustik ve diğer bir çok alanda

yanlışlıklar yapılmıştı. Mumcu'ya göre, bu haliyle proje hayata

geçirilemezdi. Üstelik Almanya'da 1930'lar öncesi yapılmış bir opera

binasının kopya edilme ihtimali de yüksekti.. Yani “çakma opera binası”

olayına ışık tutan bir yazıydı.

Dikkatimi çekti, Mumcu'nun yazısını kestim çekmeceme koydum.

Sanırım bir hafta sonra Mumcu, opera binasıyla ilgili ikinci yazısını yine

köşesine taşımış, yeni görüşler ekleyerek binanın “özenti” olabileceğini

vurgulamıştı. Yeni yanlışları ortaya çıkarmıştı. Bazı yetkililerle de

görüşerek projenin yanlış olduğunun üzerinde ısrar etmişti.

Bu yazıdan sonra ben Tempo Dergisi için kolları sıvadım.

İlgililerle temasa geçtim. Nereye el atsam proje sapır sapır dökülüyordu.

Kültür Bakanı olaydan bihaber görünüyordu.

Bakanlık müsteşarı keza...

Ankara Mimarlar ve Mühendisler Odası dahil, bir çok sivil toplum

kuruluşu yöneticileriyle görüştüm, dinledim, iddia sahipleriyle görüştü ve

fotoğrafladık.

Tempo, Hürriyet'in yan organı olduğu için gazetenin Franfurt Bürosuna

ulaşarak, Türkiye'deki opera binasına ilham (!) veren Alman Opera

Binasının teknik bilgilerini, özelliklerini getirttim. Fotoğrafını çektirdik.

Haber yayına hazırdı.

Hemen hemen görüşmediğim kimse kalmamıştı.

Bu haber Tempo'da sanırım altı sayfa yer aldı.

Sonra, haberi unuttum gitti.

Yıl sonuna doğru Ankara Mimarlar ve Mühendisler Odası'ndan bir

davetiye geldi. Bir hafta sonra Bulvar Palas'ın büyük salonunda verilecek

yemekli ödül toplantısına davet ediliyordum. Oda yönetimi, yılın başarılı

gazetecisi ödülünü Cumhuriyet'ten meslekdaşım ünlü yazar Uğur Mumcu

ile bana vermeyi uygun görmüştü..

Sevinmedim diyemem.

Ödül gecesi eşimle Bulvar Palas'a gittik. Dönemin Meclis Başkanı

Hüsamettin Cindoruk ve eşine ayrılmış masada bizler de yer aldık

Mumcu Meclis başkanının soluna ben sağına oturmuştuk.

Yemekte Cindoruk'l sohbet ederken yarım saat sonra oda başkanı bizleri

sahneye davet etti.

Cindoruk kısa bir konuşma yaparak bizleri kutladı ve ödülleri verdi.

Yani başarı ödülü ikiye bölünmüştü.

Fotoğraflar çekildi.

Ellerimizde ödüller yemek masasına dönerken koluma giren Mumcu “Bak

Sezai, sayemde yeni bir ödül aldın. Bunu sakın unutma. Ben

yazmasaydım, sen ödül alamayacaktın. Seni gidi beleşci seni” diye espriyi

patlatmadan edemedi...

Gülüştük uzun uzun.

Bu durum Cindoruk'un dikkatini çekmiş.

Mumcu'ya sordu “Ne kaynatıyorsunuz yine” deyince rahmetli durumu

anlattı şakacı üslubuyla. Cindoruk da, uzun uzun kahkaha atarak,

sevincimize ve gırgıra ortak olmuştu...

Rahmetle anıyorum sevgili meslekdaşımı, Siyah Beyaz Bar'da kadeh

kaldırdığım arkadaş ve dostumu.

Eğer şu anda bulunduğu yerde de “araştırma gazetecilik” yapıyorsa, köşe

yazılarında iktidardakilere “çakıyor” ise şaşmam.

Orada yeni gazeteci arkadaşlar edinmiş, onlara espriler yapıyorsa, ne

mutlu ordakilere...

(son)

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
  Toplam yorum 0   Onay bekleyen 0  


Yorumunuz editörlerimiz tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
 

Bu yazı henüz yorumlanmamış...


 Yazarın Diğer Yazıları
 
  ÇOK OKUNANLAR
  YAZARLAR

 
EMİN VAROL
 
GAZETEC? ACI S?YLER !

 
Ercan Deva
 
Hatalar Zinciri ve Ortak Akıl

 
MURAT ŞAHİN
 
Matematik Ucuzlugu

 
Cahit Saraçoğlu
 
100 Milyar Liralık Destek Alacaklar
  ÇOK YORUMLANANLAR
  ANKET
Cumhurbaşkanlığı Seçimerinde Kim Kazanır?
Recep Tayyip Erdoğan
Kemal Kılıçdaroğlu
Muharrem İnce
Diğer
 Sonuçları göster   
 
 
RSS

Add to Google
Medya Spot'ta yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz.  Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Medya Spot sorumlu tutulamaz.