Günün Haberleri   |   Giriş sayfam yap   |   Favorilere ekle   |   Künye   |   İletişim   |   Sitene haber ekle


 
DOLAR
32,4659
EURO
34,8745
IMKB
9.916,000
ALTIN
2.433,640
 
Hava Durumu ANKARA
14 / 23 C°
Değiştir
 
     
 
Medya Spot Google
 
 
 Ana Sayfa  Gündem   Ekonomi   Dünya   Yaşam   Medya   Spor   Magazin   Polis Adliye 
 
Akreditasyon, eşitttir sansür...
 SEZAİ BAYAR 12 Kasım 2014 Çarşamba  

Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık başta olmak üzere, iktidarın medyaya uyguladığı

“akreditasyon” sonunda yargıya taşındı.

Taşıyanlar “Parelelci” diye yafta vurulan ve Hizmet Hareketi'nin savunucuları Cihan Haber Ajansı

ile Samanyolu Televizyonu sahipleri.

Hukuk savaşını açanlar, uygulamaya konan akreditasyonun Anayasamıza ve Uluslararası Hukuka

göre “sansür” olduğunu savunuyorlar.

Bana göre, sadece sansür değil, sansürün dikalası, hatta sansürün daniskası.

Bu sansür illeti nedense kendi adıyla uygulanmaz.

Değişik isim ve kıyafetlere büründürülür.

Her neyse.

Ben, 1960'lar sonrasına giderek bu akreditasyonun eskiden hangi alanlarda uygulandığını, 1961

Anayasasının getirdiği özgürlüklerin ne kadar değerli olduğunu anlatmaya çalışaşacağım.

Belki birilerine ibret olur.

Belki ders alırlar.

Hiç umudum yok ama...

Hafızam beni yanıltmıyorsa, 1960 yılı sonrası, Kurucu Meclis görevini tamamladıktan sonra açılan

özgürlük döneminde, Senato ve Millet Meclisinden oluşan TBMM'de görevlendirilecek medya

mensupları için sadece devletin verdiği Sarı Basın Kartı'nı beş yıl taşımış olma zorunluluğu

getirilmişti..

Yani meslekte yedi yıllık deneyim gerekiyordu.

Kartı almak için iki yıl sürekli ve kadrolu­sigortalı çalışma şartı vardı.

Bu kartı sahibi gazeteciler, görevlendirildikleri, her alanda çalışabiliyorlardı.

Sadece Dışıişlei Bakanlığı “ akreditasyon” uygulamaktaydı.

Esnek bir uygulama da denebilir.

Mesela ben hem Başbakanlık ve hem de Dışişleri Bakanlığında görevlendirildiğimde sadece

Dışişleri Bakanlığı kurumumdan yazı istemişti.

Tabii TBMM, görev alacak muhabirin en az 5 yıllık deneyimi yanında, o kişi hakkında küçük

çapta bir araştırma da yapıyor olmalıydı.

Yapıyor muydu kesin bilemem ama bizler duyardık.

Tabii TBMM çalışmalarını izleyen gazeteciler, bu yüce kurumun kurallarına, tüzük ve

geleneklerine uymak zorundaydık.

Konan yasakların en katısı, parti grup toplantılarının basına kapalı yapılmasıydı.

Bu grup toplantısında konuşulanların basında yer alması yasaktı.

Grup toplantısına gizlice girmek ise kesinlikle mümkün değildi.

Ancak hatıladığım kadarıyla bu yasak bir kere delindi.

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
  Toplam yorum 0   Onay bekleyen 0  


Yorumunuz editörlerimiz tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
 

Bu yazı henüz yorumlanmamış...


 Yazarın Diğer Yazıları
 
  ÇOK OKUNANLAR
  YAZARLAR

 
EMİN VAROL
 
GAZETEC? ACI S?YLER !

 
Ercan Deva
 
Hatalar Zinciri ve Ortak Akıl

 
MURAT ŞAHİN
 
Matematik Ucuzlugu

 
Cahit Saraçoğlu
 
100 Milyar Liralık Destek Alacaklar
  ÇOK YORUMLANANLAR
  ANKET
Cumhurbaşkanlığı Seçimerinde Kim Kazanır?
Recep Tayyip Erdoğan
Kemal Kılıçdaroğlu
Muharrem İnce
Diğer
 Sonuçları göster   
 
 
RSS

Add to Google
Medya Spot'ta yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz.  Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Medya Spot sorumlu tutulamaz.