Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık başta olmak üzere, iktidarın medyaya uyguladığı
“akreditasyon” sonunda yargıya taşındı.
Taşıyanlar “Parelelci” diye yafta vurulan ve Hizmet Hareketi'nin savunucuları Cihan Haber Ajansı
ile Samanyolu Televizyonu sahipleri.
Hukuk savaşını açanlar, uygulamaya konan akreditasyonun Anayasamıza ve Uluslararası Hukuka
göre “sansür” olduğunu savunuyorlar.
Bana göre, sadece sansür değil, sansürün dikalası, hatta sansürün daniskası.
Bu sansür illeti nedense kendi adıyla uygulanmaz.
Değişik isim ve kıyafetlere büründürülür.
Her neyse.
Ben, 1960'lar sonrasına giderek bu akreditasyonun eskiden hangi alanlarda uygulandığını, 1961
Anayasasının getirdiği özgürlüklerin ne kadar değerli olduğunu anlatmaya çalışaşacağım.
Belki birilerine ibret olur.
Belki ders alırlar.
Hiç umudum yok ama...
Hafızam beni yanıltmıyorsa, 1960 yılı sonrası, Kurucu Meclis görevini tamamladıktan sonra açılan
özgürlük döneminde, Senato ve Millet Meclisinden oluşan TBMM'de görevlendirilecek medya
mensupları için sadece devletin verdiği Sarı Basın Kartı'nı beş yıl taşımış olma zorunluluğu
getirilmişti..
Yani meslekte yedi yıllık deneyim gerekiyordu.
Kartı almak için iki yıl sürekli ve kadrolusigortalı çalışma şartı vardı.
Bu kartı sahibi gazeteciler, görevlendirildikleri, her alanda çalışabiliyorlardı.
Sadece Dışıişlei Bakanlığı “ akreditasyon” uygulamaktaydı.
Esnek bir uygulama da denebilir.
Mesela ben hem Başbakanlık ve hem de Dışişleri Bakanlığında görevlendirildiğimde sadece
Dışişleri Bakanlığı kurumumdan yazı istemişti.
Tabii TBMM, görev alacak muhabirin en az 5 yıllık deneyimi yanında, o kişi hakkında küçük
çapta bir araştırma da yapıyor olmalıydı.
Yapıyor muydu kesin bilemem ama bizler duyardık.
Tabii TBMM çalışmalarını izleyen gazeteciler, bu yüce kurumun kurallarına, tüzük ve
geleneklerine uymak zorundaydık.
Konan yasakların en katısı, parti grup toplantılarının basına kapalı yapılmasıydı.
Bu grup toplantısında konuşulanların basında yer alması yasaktı.
Grup toplantısına gizlice girmek ise kesinlikle mümkün değildi.
Ancak hatıladığım kadarıyla bu yasak bir kere delindi.