Haftalardır Cizre'den haberler geliyor çocukların öldüğüne dair.
Günlerdir Cizre'deki çatışmalarda 12-15 yaş arasındaki yavrular, annebaba kuzuları toprağa
veriliyor.
Cizre Belediye Başkanı Leyla İmret, bir ayda 6'sı çocuk 8 kişinin öldürüldüğü ilçede olanlar için
'Zırhlı araçlar yüksek sesle marş çalıp sağa sola ateş açarak halkı tahrik ediyor' diyor.
Bu ilçede neler oluyor?
İçişleri bakanından ortalıkta yok.
Var ama devletin bu işin içinde olduğunu “es” geçiyor.
Hükümetin başı Başbakan Davutoğlu Ahmet, “Polisin suçu yok” diyemiyor ama emniyet
güçlerinin vurduğuna dair bir delil yok diyerek topu reşit olmayan çocuklara atıyor adeta.
Çözüm süreci sorumlusu Başbakan yardımcısı Akdoğan'dan ise “tık” yok.
O sadece Apo ile Kandil arasındaki trafiği yönetmektene sorumlu devlet bakanı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan sadece,Ak Saray'ın “müştemilatı” ve yeni adı ile meşgul.
“Madem ki, saraya kafayı taktınız, bari Külliye olsun” diyor.
Olsun da Cizre'de neler oluyor?
Bu çocuklar için kimsenin içi acımıyor mu?
Bu çocuklar Kürt diye ölmeleri mi gerekiyor.
Roboski'nin “üstünü örtme” sabıkası orta yerdeyken, bu kez de sokak olaylarına karışan
masum Kürk çocuklarını kuş avlar gibi öldürmek veya öldürenleri görmezden gelmek hiç mi
vicdanları sızlatmıyor?
Filistin'de ölenlere “ağıt” yakıyorsunuz da, bu vatanın evlatları için hiç mi gözyaşınız kalmadı.
Anlamakta güçlük çekiyorum.
Böylesine kayıtsızlık, böylesine acımasızlık, böylesine vurdum duymazlık nerede görülmüş?
Cizre'de öldürülen kendi evlatlarımız karşısındaki sessizlik, duyarsızlık ve vurdumduymazlık,
İsrailFilistin çatışmasında dönemin Başbakanı Erdoğan tarafından sarfedilen “One
munite”çıkışıyla çelişmiyor mu?
Oradakiler insan ise Cizre'dekiler ne oluyor?
Bu ne biçim vicdan, bu ne biçim devlet sorumluluğu?
Birileri çıksın anlatsın.
Bu sessiz neden?
“Alooo...Orda kimse yok mu?”
“Sesiniz gelmiyor.”