Hrant Dink cinayeti, 8 yıldır gerçek fail ve faillerini arıyordu.
Faili meçhul değildi ama nedense birileri, karanlık eller, ya da vesayet
sahiplerine yönelik en ufak bir ipucu adaletin eline geçmiyordu cinayet
işlendikten sonra.
İpuçları çoktu...
İpuçları yoktu.
Katil belliydi ama bu cinayetin tek bir katili yoktu ki...
Hesabı kitabı yapılmış...
Senaryosu yazılmış.
“Başla” komutu aylar, hatta yıllar önce verilmiş bir cinayet senaryosuydu
bu.
Agos Gazetesi ve sahibi ve de yazarı hedefe konulmuştu bir kere.
TrabzonIstanbulAnkara üçgeninde geçmesi planlanan senaryo en ince
ayrıntısına kadar yazılmış ve şu anda herkesin gerçek ismi üzerinde hem
fikir olduğu “ Milli mutabakat cinayeti” için düğmeye yıllar önce
basılmıştı ama duvarda, yani sahnede asılmış duran silah henüz
patlamamıştı.
Henüz silah duvardan indirilmemişti.
Cinayet için tüm koşullar hazırdı.
Ortam müsaitti.
Silivri cellatları işbaşındaydı.
Ergenekon zindanları doluydu ve sanıkları nasılsa yargılanıyordu.
Bu bir “kimvurdu” cinayeti olsaydı basitti.
Oysa bir Ermeni mademki Türklüğe hakaret etmişti.
Mademki TCK 301 devreye sokulmuş, işletilmeye başlatılmıştı.
Bu dahi yetmezdi.
Birileri “imha” yazan düğmeye basmalıydı.
Ama “kimvurdu”ya göre değil, büyük plana göre cinayet işlenmeliydi.
Trabzon hazırdı.
Istanbul hakeza.
Ankara her zaman olduğu gibi büyük fotoğrafta net olarak değil “flu”
olarak görülüyordu.
Sonuçta Trabzon merkezli, Ankara vesayeti planlı, İstanbul mekanlı
Hrank Dink cinayeti işlendi.
Hrant'ın sokak ortasındaki kanlı infazından sonra aklımızda kalan bir
Hrant'ın delik ayakkabı tabanı, 75 milyon insanın zihninde silinmemek
üzere yer aldı.
Benim zihnime ise kazındı.
İnsanlık dışı, plan ve programlı milli mutabakat cinayeti, yazılan
senaryoya uygun devam etti. Sözde sanıklar yargılandı, sözde katil ceza
aldı, yardım edenler hapsi boyladı...
Ama senaryoyu ortak yazdıkları bilinen milli mutabakat cinayeti
ortaklarına bir türlü ulaşılamadı.
Ta ki 2015 yılına gelene kadar.
Bugünlerde Hrant Dink dosyası bir kere daha açıldı.
Sekiz yıl sonra...
Gerçek sorumlular, üzerinde sekiz yıldır” mutabık” olunan ancak düne
kadar “taltif edilen” şüpheliler, teker teker tutuklanmaya başladı.
Hrant Dink cinayeti belki bizi bir asır geriye götürebilmeli.
Yüzleşmenin yolunu da açabilmeli.
Yaklaşık bir asır önce vesayet yönetimlerinin, bilerek ya da bilmeyerek,
isteyerek ya da istemeyerek, “ortadan kaldırdığı” nice insanın, nice faili
meçhullerin hesabının yolu açılmasa bile, belki yüzleşme fırsatı
doğabilir.
Hrant Dink için basılan bu düğmenin, faili meçhullere yönelik kararlılığın
çok büyük yararı olabilir.
Nice milli mutabakat cinayetlerinin ipuçlarına ulaşılabilir.
“Gerçek katil veya katiller bulunsa ne olur?” demeyelim.
Yüzleşme fırsatı doğar..
Belki birileri çıkar özür diler devlet adına, vesayetciler adına.
Bu bile yürekleri serinletir.
Yeter ki gerçeklere ulaşılmış olsun.
Gerçekler kabul edilebilsin...