Sigaraya büyük miktarda vergi koyarsın, anlarım.
Avrupa'da var.
İçkiye çok fazla vergi bindirirsin, anlarım.
Amerika ve Batı'da var.
İthal mallara, lüks tüketime fazladan ve yüksek oranda vergi salarsın, anlarım.
Dünyada tüm ülkeler aynını yapar.
Akaryakıta gelince durmak gerek.
Akaryakıt öyle doğrudan lüks tüketim sayılmaz.
Belki ithal edildiği, biraz da dolara bağlı lduğu için lükse girse de, artık temel ihtiyaç kalemleri
arasında sayılır.
Benzin ve mazot, ya da gaz halkın olmazsa olmazı ihtiyaç maddeleri arasında
yaşadığımız yüzyılda.
Hükümetler, hem “araba satın al arkadaş” deyip hem de “Ama aldığın aracı kullanma” diyemez.
Tıpkı bizde olduğu gibi.
Yani benzini satarken halkın yararını gözetmek zorundadır yönetimler.
Bazı temel ihtiyaç mallarını desteklemek zorunda oldukları gibi.
Gelgelelim, bizim ülkede benzin fiyatları araba icat edilmeden de tartışma konusuydu nerdeyse (!)
Nedeni, ben bildim bileli benzin fiyatlarında dünya birinciliğini kimseye kaptırmadığımızdır.
En pahalı benzin bizde.
Benzin öylesine bir “girdi” ki, zam yapılınca iğneden ipliğe herşeye, fazlasıyla da halka “girer”
Yani iğneden ipliğe herşeye zam gelir.
Benzine zam demek, ertesi gün bir başka gün demek.
Bu öyle bir madde ki, dünyada petrolün varil fiyatı artınca bizim ülkede herşeyin fiyatı artar.
Esnafa sorarsın “Ne oldu da bir gecede et fiyatları arttı.Yoksa sizin inekler benzin mi içiyor?”
Alacağın yanıt hep aynıdır: “Yem fiyatları nasılsa artacak ya...”
Dibimizde savaş var. Orta Doğu ülkeleri kaynıyor.
Üstelik buralarda petrol kaynıyor ama çıkar çıkarabilirsen.
Sat satabilirsin.
Petrolün ağababası devletler birbirine girmiş ancak nedense petrolun varil fiyatı bugünlerde
devamlı düşüyor.
110 dolarlardan, 80 dolara inen varil fiyatları karşısında bizim hükümetin ne yapması lazım?
Benzinin litre fiyatlarını indirmesi.
İndirmesine indiriyor.
3 kuruş veya 5 kuruş.
Taner Yıldız, nedense yıldızı parlayan Enerji Tabii Kaynaklar Bakanlarımızdan biri.
Hikmetinden sual olunmaz ama geçenlerde gazeteciler bir yerde kıstırdılar ve mealen şunu
sordular:
“Petrol fiyatları düşüyor ama bizde etkili bir indirim yok. Aksine geçenlerde doğalgaza, ardından
da elektriğe zam yapıldı. İndirim düşünüyor musunuz?”
Bakan “indirim” kelimesini duymamış gibi davrandı.
Ve cevaben ne dedi biliyor musunuz?
“Evet dünyada petrol fiyatları çok düştü. Varil başına 80 dolara kadar indi. Bu şu demek. 110
dolar ve üstünden satın aldığımız akaryakıta verdiğimiz para azaldı. Hatta bir hesaba göre eğer bu
durum bir yıl sürerse, Türkiye'nin bundan kazancı 3.2 milyar dolar olur. Hatta 4 milyarı dahi
geçer.”
Bu cümle tam da gerçeği ifade eden, herşeyi ortaya koyan bir açıklamaydı.
Yani diyor ki sayın bakan, “Biz petrolden çok ama çok kazanç elde edebileceğiz.”
Böyle bir ticari akıl, böyle bir kazanç kapısı, henüz ticareti bilmeyen ilkel Afrika kabilelerinde bile
düşünülemez.
Çünkü devlet burada tanzim edici ve halkı koruyucu role sahiptir, sahip olmalıdır.
Zaten halka “ithal ediyoruz” diye bindirilen vergi dünya rekoru düzeyinde.
Aracılara, tefecilere, nakliyecilere, bayilere ve pompa istasyonlarına verilen kar oranları cabası...
Bari, fiyat düşünce sen de halkın lehine fiyat indir.
Halkın cebinden çıkan para azalsın.
Litre başı 35 kuruş değil.
Hükümet şu anda istese litre başına bir, hatta iki lira dahi litre fiyatını düşürebilir.
Hiç de zarar etmez.
Aksine kar dahi eder.
Ama az kar edermiş.
Etsin, ne olur ki?
Hadi böyle bir yola gitmiyorlar, eğri oturup doğru konuşsunlar.
Sadece Bakan Yıldız'a kalmış bir karar değil bu fiatların indirilmesi, akaryakıtın ucuzlaması.
Devlet, yani hükümet, yani ikidar halkı düşünmek zorunda.
Artık yıllardır süren yalanları söylemesinler, tekrar etmesinler.
Halka gerçekleri söylesinler.
Bırakalım yalanı, biraz utanılsa iyi olur.
Bu “utanç tablosu” ve gerçekler artık akıllara kazınmalı.
Utanmak ayıp bir şey değil.
Aksine; namuslu insanların, insaflı insanların benimsediği ve özümsediği, hatta içselleştirdiği bir
duygu, utanmak.
Bu duyguyu kapkaççı aracılardan, vicdansız satıcı firmalarından, hile ve düzenbaz tüccarlardan,
tefecilerden özetle bazı namussuzlardan beklemek aptalca, hatta bunakca olur.
Ülkede az da olsa, namuslu ve erdem sahibi insanlar ve yöneticiler varken...