28 Şubat post modern darbesinden hemen sonra, askerlerin muhafazakar kesime ait ne kadar şirket,
işletme ve sermaye grubu varsa hepsine “Yeşil sermaye” yaftasını vurması ve boykota çağırması ne
kadar yanlış ise bugün iktidarın “paralel” yaftasıyla kendisine muhalefet eden bir holdingin üzerine
gitmesi de o kadar yanlıştır.
Can yakıcı olaylara ve kararlara tanık olmaya devam ediyoruz ne yazık ki…
Asya Bank’ın kapısına kilit vurulması içimi yakmıştı.
Bu banka kimindir, ne kadar başarılı veya başarısızdır bilmem.
Hiç bir para-kredi- borç ilişkim olmamıştır bu bankayla.
Ama banka hem benimdir, hem halkındır.
Milli servettir özetle.
Kapısına kilit vurması elbette isyanıma neden olur, elbette insan olanın içi sızlar.
Binlerce çalışanın kapı önüne bırakılması bile başlı başına karşı çıkmaya nedendir.
Ne oldu, bu banka “paralelci” diye kapatılınca milli gelirimiz mi arttı?
Yoksa ekonomide dibe vurmada olumsuz etkisi mi ortaya çıktı?
Tabii ki bir bankanın batması, batırılması, bunlara yenilerinin eklenmesi ekonomik çöküşün
habercisidir, bunu 2000’li yıllarda yaşadık.
Şimdi de, Asya Bank yetmezmiş gibi aynı kesime ait olduğu söylenen İpek Koza Holding’e ait tüm
varlıklara el kondu ve ikinci bir yanlış gerçekleşti.
Kayyuma teslim edilen bu holdingin çatısı altında iktidara muhalefet eden ne kadar tv-gazete-radyo
varsa doğal olarak mecra değiştirmek zorunda bırakıldı.
Yani “ sahibinin sesi” ne teslim edilmiş oldu.
Yazık değil mi?
Tanımam etmem İpek Holding sahibi ve yöneticilerini.
Paralelci imişler, umurumda değil.
Kapısına kilit vurduğunuz bu dev sermaye grubu, kim bilir hangi emeklerle bu noktaya gelebildi?
Kimbilir ne kadar risk dolu badirelerden geçti.
Kolay mı öyle binlerce insana ekmek kapısı olacak bir holding kurmak ve ayakta kalmak.
Bu holdingin bir sahibi vardır elbette ancak sermayenin birikimi, tamamı sonuçta halka aittir.
Millete ait bir servettir bu aynı zamanda.
Özetle milli servetimizdir.
Gece düşünüp sabah kalktığınızda böyle bir şirketin kapısına kilit vuramazsınız.
Kin dolu olmanız gerek.
Hırs ve intikam duyguları ile beslenmiş olmanız gerek.
Özetle hırslı ve acımasız bir diktatör olmanız gerek.
Her kim ki bu dev holdingin kayyuma teslimine karar vermişse, her kim ki “paralelci” yaftasını haksız
yere, bu kadar ucuzlatarak yapıştırmışsa bu ülkeye en büyük haksızlığı yapmış demektir.
Zaman her haksızlığın, yanlışlığın ilacıdır.
Bekleyeceğiz, göreceğiz.
Ama seçime beş kala alınan bu kararı hiç unutmayacağız.