AKP ile yeni bir döneme adım atıyoruz.
Bu yeni sayfa filan değil, sadece yeni bir programla, yeni bir dönem.
Geride bırakılan dönem ve sayfada yer alan her konu, her sorun, her demokratik adım
AKP’nin “Yanıltıldık” paranoyasına endeksli.
Ya aldanmışlar, ya yanıltılmışlar.
Geçmişe dönük eleştirileri tek tek sıralamak, tekrarlayıp ısıtmaktan çok ileriye dönük olarak
bu iktidar neler yapmalı?
Neler yapabilir?
Ülkenin geleceğine yönelik hangi adımları atabilir?
Bu ve buna benzer sorulara acilen yanıt aramak çok elzem.
Hem de zaman kaybetmeden.
Türk ekonomisi şu anda yüksek işsizlik ve enflasyon, yolsuzluklar, yabancı yatırımlar ve
ihracatta keskin düşüş ve kırılgan-zayıf para birimi gibi pek çok yapısal sorunla burun
buruna…
Bu sorunlarla başa çıkmak için tüm çabalar ve yürütülen politikalar, 2015’in başında
seçim çıkmazının devreye girmesinden beri ertelenmişti.
1 Kasım seçim sonuçları “istikrar” için olmazsa olmaz sayılan tek başına iktidar sonucunu
yine doğurdu.13 yıllık iktidarda olan AKP’nin tepe yönetimini bile bu sonuçlar şaşırttı.
Yani koalisyon çıksaydı “ülke batardı” paranoyasından çıktık.
Bunu anlayabiliriz.
Ama ertesi gün ne oldu da Türk parası değer kazandı?
Nasıl kazandı?
Ne oldu da dolar geriledi.
145 gün önce dolar tavan yaparken, neden eski değerine doğru süratle düştü?
Bu soruların yanıtını vermek güç. Güç çünkü bu noktada bir “sihirli” elin, bilinmeyen bir
gücün devreye girmesi gerek.
Sonuçta böyle bir şey ıçin ya ülkede petrol çıkmış olması gerek.
Ya her alanda, her türlü dalda, her üründe rekor kırılmış olması lazım.
Ya da beklemediğimiz kadar dışardan sıcak paranın akıp kasalarımızı doldurmuş olması,
yatırımların tavan yapması lazım.
Hiç biri yok.
Peki neden TL değerli, USA dolar eski günlere doğru yolculuğa çıkar gibi.
Ben anlayamadım, anlayan çıkarsa harika olur.
Geldik ekonomi, demokrasi ilişkisine.
Şu anda ekonomi nanay, bu biliniyor.
Üstelik demokrasi de yerlerde sürünüyor.
Hele hele, 13 yıldır çözümlenemeyen yeni anayasa ve “sonradan doğma” başkanlık
sistemi gibi “ikiz” sorun, işin başında kızgın tava üstüne konmak üzereyse…
İşimiz zor demektir.
O bakımdan bu hükümetin ilk işi, ekonomiyi tekrar rayına oturtmak ve ülkemizim yaklaşık
beş yıldır içinde debelendiği orta gelir tuzağından çıkmasını sağlayacak büyüme
rakamlarına geri dönmek olmalıdır.
Nasıl yapılacaksa…
Ya sonrası ?
Sonrası ise karışık…
Son derece inatçı, muhalefet eden herkese kin dolu ve intikamcı tavrına yönelik
herhangi bir sınırlandırmaya yanaşmayan ve alışık olmayan bir cumhurbaşkanını,
gerileyen ve zaman zaman dibe vuran bir demokrasinin, yükselen bir ekonomiyle asla bir
arada gitmeyeceğine inandırmak çok zor.
Hatta imkansız.
Çünkü geride bıraktığımız son bir yıl apaçık ortada…