CHP denince ben en çok Kemal Kılıçdaroğlu’nun samimi ve içte çabalarına rağmen Türkiye’nin en
köklü partisinin iktidara gelemeyişine, oylarını bir türlü arttıramayışına kafamı takarım.
Bu parti için çok çalışan, samimi v karşılıksız çaba gösterenlerin başında eğer rahmetli Bülent Ecevit ilk
sıradaysa, Kılıçdaroğlu’nu rahatlıkta ikinci sıraya yerleştirebilirim.
Peki bunların dışındaki CHP Genel Başkanları samimi değiller miydi?
Samimiydiler ama çoğu bencildi.
Samimiydiler ama yüreklerini ortaya koyamıyorlardı.
Samimi ve iyi niyetliydiler ama etki altında kalıyorlardı.
Candandılar ama vizyonları yoktu.
Bu kişileri isimlendirmeye gerek yok.
Bütün bunları neden yazıyorum.
CHP’nin başına gelmeyi planlamadan, şartlar sonucu bu partinin genel başkanlığı koltuğuna oturmak
zorunda kalan Kılıçdaroğlu’nun başına gelenler insanı üzüyor.
CHP’nin başındayken bu partiyi hiziplerin içinde yönetmeye kalkışan eski genel başkanlardan Deniz
Baykal’ın son çıkışına getirmek istiyorum sözü.
Baykal, CNN’deki son konuşmasında, Kılıçdaroğlu’nun partinin başından gitmesini ima ediyor ve
CHP’nin dış politikasını dolaylı şekilde eleştirerek, AKP’nin Suriye konusundaki tavrını destekliyor.
Bu tavır ve sözler hiç hoş değil.
Bu çıkış ve imalı sözler, CHP’de genel başkanlık yapmış, üstelik en az yarım asırdır bu partide çaba
göstermiş bir eski lidere, bir eski bakana hiç ama hiç yakışmıyor.
Kılıçdaroğlu bu partinin başına gelmeden önce Deniz Baykal’ın CHP’yi iktidara taşıma gücü ve vizyonu
olmadığını yazmış “Sayın Baykal, siyaseti arkadan gelenlere bırakın ve derhal balık avlamaya başlayın.
Dinlenme zamanınız geldi artık” demiştim.
O zamanlar yaptığım “Artık balığa çık sayın Baykal ”şeklindeki çağrımı Deniz beyin duymamış olduğu
belli.
Arkadaşlarının belki de bu yöndeki tavsiyelerine uymadığı da apaçık.
Yine siyasete devam etti.
Şimdi de kendi partisini içerden dinamitlemeye çalışıyor.
Yakışmadı.
Yakışmıyor.
İleride yazılacak Deniz Baykal biyografisinin son paragrafını beyaz bıraksaydın bari…
Güzel tavırların, isabetli kararların, olumlu yanların, başarıların veya başarısızlıkların yazılması yerine,
“Giderayak Saray’a selam vermeyi ihmal etmedi” dedirtmeseydin daha iyi olmaz mıydı?
AKP’ye “selam çakmak” sana yakıştı mı yani?