Geride bıraktığımız yıl sanırım demokrasi tarihimizin en talihsiz yıllarından biri oldu.
Neler olduğunu yaşadık.
Ama tüm yılın çetelesini yapıp, ”kötülükler” listesini yazarak zamanı gereksiz harcamak istemem.
Ne diyor maçı kaybeden takımın antrenörü:
“Evet talihsizlikler oldu, maçı kaybettik. Şimdi önümüzdeki maça bakalım”
Evet bizler de yaşadıklarımızı, üzüntülerimizi, umutsuz anlarımızı geride bırakıp geleceğe
bakmalıyız.
2016 yılını umut dolu hale getirmek için iyimser olmaktan başka çaremiz yok.
Yeni yılda belki yeni bir anayasaya sahip olabiliriz.
Belki 1980 darbesinden sonra askerlerin çıkardıkları “faşist” ve “ antidemokratik” yasaları
değiştirebiliriz.
Şu başkanlık ya da yarı başkanlık tartışmalarına noktayı koyabiliriz.
Sistem arayışlarını sonlandırabiliriz.
İyi kötü, darbeli-darbesiz 65 yılı geride bıraktık.
1950’den bu yana demokrasiyi deniyoruz.
Çok partili sistemle yönetildik.
Sistemin zaman zaman arıza yapmasına tanık olduk.
Parlamenter sistemi terk etmedik, direndik ve bugünlere geldik.
Parlamenter demokrasi, en ideal sistem olmayabilir.
Avrupa normlarına uzak, hazmetme kapasitesi zayıf, hoşgörü kültürü ayarsız bir millet olarak
alabildiğimiz yol bu kadarmış.
Daha da ileri gitmek için hala zamana ihtiyacımız var.
Çevremize baktığımızda, istediğiniz kadar eleştirelim ama bölgede İsrail ile Türkiye iki
demokrasi adacığı.
Koskoca kıta, devasa bölgede iyi kötü ayakta kalmış, Avrupa kapılarına dayanmış bir ülkenin
daha iyi yönetilmesi için illa bir başkana ihtiyacı neden var, bunu çözmeliyiz.
Başkanlık, ya da yarı başkanlık sistem olmadan bugünlere geldik.
Ayni sistemle, yabancı olmadığımız parlamenter sistemle yol almak varken, yeni sistem
arayışlarının bir gün başımızı derde sokabileceğini de düşünerek hareket etmeliyiz.
Bugün, başkanlık sistemine göre seçeceğimiz kişi iyi olabilir.
Ama yarın bir başka kişinin ne yapacağını bilemeden sistemi işletmek zorlaşabilir.
Anayasası olmadan yönetilen İngiltere’deki yönetim sistemini dahi getirsek, neticede herşey
insana dayanıyor.
Önce bizim seçilmişlerin “kalite” ve “düzey”ini ele almak gerek.
Siyasi Partiler Yasası ile Seçim Yasalarını, demokratik hale getirmek gerek.
Bu sayede parlamentonun düzeyini arttırmak, ülke sorunlarını kavrayan kadrolara imkan
vermek, gençlerin siyasette yollarını açmak gerek.
Yoksa siyasi parti liderlerinin iki dudağı arasına sıkışmış milletvekili adaylarını tesbitiyle,
düzey, verim ve kaliteyi yakalamak mümkün olamaz.
Önce Anayasa…
Sonra iki köhnemiş faşist yasalar: Seçim ve Siyasi Partiler yasası…
Sonra zaman kalırsa Başkanlık, ya da yarı başkanlık.
Sadece tartışılsın bu sistem arayışı…
Aceleye getirmemek gerek.
Yeni yılda herkesin şansa ihtiyacı var.
Sağlıklı ve bol şanslı yıl olsun…