Siz Ali İhsan Kara’yı tanımazsınız, ben de tanımıyordum daha önceleri.
Eşi Yasemin Renda Kara’yı da tanımazdık.
Ankara Kale’sinde tanıdık her ikisini de.
Minicik bir mekanda, zeytin ve mamulleri satıyorlardı Zeytinhane adlı dükkanlarında.
Çengelhan Rahmi koç müzesinin kompleksine ait, Rahmetli Vehbi Koç’un ilk işyerinden biri, minnacık
bir alandı burası.
Butik bir mekandı.
Zeytin ve zeytinyağının hası, sabunun misi satış yerinin olmazsa olmazlarıydı.
Ve de Ankara’ya özel minik ve nadir el yapımı aksesuarlar dizi diziydi raflarında…
Karı-kocanın sanatla da yakın ilgileri vardı.
Çağdaş ressamların eserlerini, kızları Ayşegül için küçük küçük edinmeye başlamışlardı.
Kale’ye gittiğimiz ve Zeytinhane’ye uğradığımızda aylık ihtiyaçlarımızı almaya çalışırdık, zamanla
çocuklarımız da bu mekanın özel yapım sabunlarını alıp Kanada’ya götürür oldular kısa sürede…
Nazar boncuklarla bezeli sabunları evlerinin duvarlarına astılar.
Bizler Kanada’da iken Ali ve eşi Yasemin boş durmamışlar, Ankara için kolları sıvayıp bir minik defter
hazırlamışlar.
Adını da “Ankara Defteri” koymuşlar.
Defter denince okul defteri sanılmasın, minik bir Ankara rehberi niteliğinde 100 sayfalık bir kitapçık.
Ankara’da ne kadar tarihi, turistik gezilecek yer varsa ve bu antik kente ait her türlü bilgi yer alıyor
Ankara Defteri’nde…
Ankara Defteri “ anonim” bir rehber.
Ali İhsan Kara finansör ve karar verici…
Katkıda bulunanları unutmamak gerek.
Özgür Alican (defterin tasarımcısı)
Ünsan Acar (Rehber)
Yasemin Renda Kara ( tasarımcı- biyolog)
Mine Sofuoğlu (Çengelhan Rahmi Koç Müzesi küratörü)
Taylan Tegin ( editör)
Kapak tasarım : Saadet Metin ( 25X35 yağlıboya tablo)
Biz Kanada’dan Ankara’ya dönene kadar Ankara Defteri süratle satılmış.
İlk baskısı bin adet, hemen tükenmiş.
İkinci baskısını yapmışlar ardından…
Tabii bu rehber kıvamındaki defter yabancıların da dikkatini çekmiş.
Zeytinhane’nin ABD’li müşterilerinden, Tayvan’lılara kadar herkes satın almaya başlamış.
Buraya kadar anlaşılabilir .
Ama bir gün Japon müşterisi, Koji Komura “ Ben bu defteri Japoncaya çevirmek isterim. İzin verir
misiniz?” diye teklifte bulunmuş..
Ali İhsan Kara “Sevinirim” demiş.
Japon arkadaş kısa süre sonra Japonca çeviriyi tamamlamış.
Ankara Defteri’ni ikinci dildeki baskısı da böylelikle gerçekleşmiş.
Ben Japonca’sına baktım, hayretler içinde kaldım desem yeri.
Aynı tasarım, aynı bilgiler…
Sadece Japonca anlatılıyor.
İleride İngilizce basılırsa şaşmam.
Tabii bu defteri geleneksel ve daha işlevsel hale getirmek şartıyla…
Her baskıda eklemeler ve yenilikler yapılırsa harika olur.
Herkes Ankara için bir şeyler yapsa fena mı ?
Gelişen ve büyüyen Ankara için değer…
Ankara’da yaşamak işin kolayı…
Roma dönemine uzanan bu antik kentin Latince adının Ancyra olduğunu öğrenmek iyi değil mi?
Bu sözcüğün “gemi çıpası” anlamına geldiğini 50 yıllık Ankara’lı olarak ben bile yeni öğrendim…
Yasemin ve Ali Ihsan Kara’yı kutluyorum.
Katkıda bulunanları da…