Geçtiğimiz yıl, tam da bugünlerde yazdığım ve Açık Gazete internet portalında yayınlanan bu yazım
gözüme takıldı nedense…
Yazım 5 Ocak 2014 tarihli
Yazıyı bir kere daha aştan sona okudum.
Nasıl, 2015 yılı karamsar bir yıl olduysa, bir önceki yıl da aynıymış meğer.
Değişen fazla bir şey yok.
Buyurun, o zamanki yazdıklarıma bir göz atın.
2014 yılını yazmak zor olacak.
Çünkü 2014 yılı siyaseten “sakat”...
2014 yılını analiz etmek zor...
Çünkü “yalan” ve “doğru”lar adeta aynı renk. Adeta akraba...
2014 yılı “dik”ine bir yıl,
Çünkü kuyruğu “dik” tutma direnişi hakimdi yıl boyunca.
Ve 2014 “paralel” bir yıl ama kiminle “paralel” olduğu belirsiz.
Siyaset kurumunda taşlar sık sık yerinden oynar.
Nedenli veya nedensiz.
Siyasetçi, iktidarın tadını alınca, halkın tadı kaçmaya başlar.
Çünkü siyasetçi kendisini “gitmeyecekmiş” gibi dizayn etmeye çalışır iktidar koltuğuna oturduktan
sonra.
En azından bir kaç seçim kazanırım hayaliyle.
Demokrasisi az gelişmiş ülkelerde bu hayal sık sık yol kazasına uğrar.
Devreye vesayet sistemi girer.
Silahlı güç “darbe” yapar, iktidara gelir.
Bu yol kazaları bizim ülkemizde her on yılda bir tekrarlanırdı nerdeyse.
2002'den sonra takvim şaştı.
Darbeci vesayet “zapt-ü rapt” altına alınmaya çalışıldı.
Bir nebze alındı da..
Ancak bu “sessiz dönem”de ilk defa iktidara destek veren bir güç peydah oldu.
İktidarın içine sızmış addedildi.
Adı da kolayca kondu: “Paralel devlet”
O nasıl devlet ki, on yıl sessiz kaldı.
O nasıl devlet ki on yıl, “devletin altını oymaya” çalıştı da, “gerçek devlet” habersiz kaldı.
Üstelik paralele her daim destek verildiği anlaşıldı.
Hatta iktidarın başı tarafından “ikrar” edildi.
“Ne istedi de yerine getirmedik ki” itirafı, dillere düştü.
Sonunda 2013 yılı iktidar için “kara yıl” değil, paraleli “karalama” yılı ilan edildi.
Çünkü 17/25 Aralık devreye girdi.
Ve 17/25 operasyonları “darbe” sayıldı.
Silah yok, tank yok, asker yok.
Üstelik 17/25 operasyonu, sonunda dört bakanı koltuklarından etti.
Bu bakanların yolsuzlukla suçlanması, haklarında TBMM'de Soruşturma Komisyonu kurulması, üç
bakanın “orantısız servet” edindiği iddialarının yaygınlaşması bardağı taşıran son damlaydı.
Ve sona gelinirken, yani 5 Ocak 2015 oylamasına bir kaç gün kala, iktidarı destekleyen “Havuz
Medyası” sınırsız ve sonsuz müdafaa pozisyonuna geçerek, bu oylamanın ülkede kaos yaratmak
anlamı taşıyacağını ilan etti..
Berbat bir savunma taktiği oldu.
Onun için diyorum ki 2014 yılı zor yazılır.
Zor analiz edilir.
Nedenleri ortada.
Medya yayınları, sakat.
Darbe belgeleri, malul..
Yargılamadaki teşhis, yanlış.
İfadeler, dandik.
Bu “darbe” iddiasının hiç mi doğru yanı yok?
Yani bu ülkede hiç bir şey olmadı mı?
Sahi, 17/25 Aralık’ta ne oldu?
Siyaset belgesinde, 17/25 Aralık 2013’ün yeri neresi olur?