Leyla Zana bir Kürt kadını…
Kürt halkının verilmemişi ihmale uğramış hakları için mücadele veren bir siyasetçi.
Kürtlerin geleceği için çaba göstermek hakkı.
Ama yasama haklarını kullanabilmek ve halk adına yasalar çıkarmak, halkın istek ve ihtiyaçlarını dile
getirmek için kullanılan TBMM kürsüsünden edilen yemini “sulandırmak” aslında suları iyice
bulandırmaktan başka bir amaca hizmet etmez.
24 yıl önce aynı tabloyu sergilemekle nereye varıldı?
Önce bu sorunun yanıtını vermek ya da bulmak gerek.
Evet bazı konularda dikkat çekmek, sorunu dile getirmekte güçlük varsa, onu bazı eylem ve
davranışlarla belli etmek hakkı var Leyla Zana’nın.
Ama 35 yıldır çözümlenemeyen bir Kürt sorununu böylesine “basit” bir yöntemle kaşımakçok yanlış
oldu.
Bu tutum ve davranış, ne kendisine ve ne de partisine puan getirmez.
Getirmesi bir yana itibar da kaybettirir.
Kimi, hangi siyasetçiyi, hangi partiyi harekete geçirmek istiyorsun ki !
Senin meselen AKP ile değil.
Senin sorunun Davutoğlu ile de değil.
Adres belli.
Sarayın “sakin gücü” rolünü oynamaya çalışan sayın Erdoğan ne demişti :
“ Çözüm sürecini buzdolabına kodum”
Bana göre bu yanlış.
Hatta aldatmaca.
Bu sorun bana göre “derin dondurucu” nun en dibinde.
Çünkü bu dondurucuya konmuş çok sorun var.
Üsttekiler bitecek, sonra Leyla Zana’nın savunduğu mesele dondurucudan çıkarılacak.
Hemen de pişirilmeye başlanmayacak.
Biraz ısıtılmaya çalışılacak.
Sonra Anayasa görüşmelerinde kıvana sokulacak.
Hal böyle iken Türkiye’nin ve Türk halkının “ bam teli”ne bu durumda neden basma ihtiyacı durak ki
Zana?
Bekle ve başka yöntemler, daha etkili pazarlık alanı aç kendine.
Bana göre yemim krizi “bayat”lamış bir taktikti.
Hatta raf ömrü çoktan bitmiş bir “ürün” idi.
Her kim ki Zana’nın aklına ikinci kez bunu sokmuşsa yanlış yapmış.
Askeri cuctanın, bundan 33 yıl önce yazdığı anlaşılmaz, anlaşılmaz olduğu kadar anlamsız, anlamsız
olduğu kadar da “kakafonik” bir söylem olan bu tür yeminin yeniden kaleme alınması gerektiğini
tartışmaya açmak gerek.
Zana’nın bu hatalı davranışı, belki böyle bir tartışmanın açılmasına vesile olduğu için konuşulabilir.
Yoksa “es” sesi bile vermez bu kürsü taktiği…