Dünya nereye gidiyor, insanlık yeni bir evreye mi giriyor, huzur ve sükun bir başka evrene mi
taşınır hale gelecek?
Bu dünya fena karıştı ve karışıyor. Dönem tam bir kaos dönemi.
Bütün olup bitenleri çocuklarımıza nasıl anlatmalıyız.
Nasıl anlatacağız.
Açık söylemek gerekirse acaba anlatabilir miyiz?
Geri kalmışlığı ve fakirliği “kader” olarak kabullenen, ancak kalkınan ve zenginleşenleri öldürmeyi
hedefleyen böylesine “gaddar”, böylesine “ fanatik” ve böylesine “ acımasız” siyasallaşmış İslami
terörü ve bu dönemi, çocuklarımıza izah etmeye çalışırken çok ama çok zorlanacağımıza
inanıyorum.
Gerçekten yeni kuşaklara bu dünyayı anlatmakta zorlanacağımız çok açık.
İnsanlığın umutlarını kör eden böylesine hain ve acımasız katliamların yaşandığı bu dönemi
yazacak olanlar da zorlanacaktır.
Paris’in göbeğinde yedi ayrı yerde yedi ayrı terör saldırısından ve katliamdan bahsediyorum.
13 Kasın 2015 gecesi.
Avrupa’nın 11 Eylül’ü…
200’e yakın masum insanın katledilişi.
Dünyada böylesine acımasız katliamların yaşandığı bu ortamda, her eylem kötülüğü, hileyi, hırsı
ve entrikayı merkez edinmiş gibi.
Üzerinde yaşadığımız küre, galiba kötülüğün etrafında dönüyor.
Böylesine toplu katliamlardan herkes nasibini alacakmış gibi bir his kaplıyor içimi.
Fransa’nın değil, Avrupa’nın tam da bağrında yaşanan bu hunhar katliam insanoğlunun
geleceğine yönelik bazı mesajları da içeriyor olmalı ki, ülkeler arasındaki kopukluğun faturası da
önümüze gelecek gibi.
Daiş, ya da İşid denilen ve ne yazık ki Müslümanlık için “kara” leke sayılan ve Siyasi İslam
yapısıyla dikkat çeken bu eli kanlı örgüt hakkında her ülkenin derin dehlizlerinde saklanan gizli
istihbarat bilgilerinin bundan böyle paylaşılması şart.
“Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” dönemi açılmamak üzere kapatılmalı.
Kapatılmalı ki, insanlık böylesine acıları yaşamamalı.
Daiş ya da İşid denilen melanet yuvalarına kapılarını açanlar, geçmişte bu örgüte açık veya
kapalı destek verenler, omuzlarını sıvazlayanlar, askeri silah dahil he türlü lojistik destek yarışına
giren batılı ve doğulu hangi ülke varsa, şu an ellerini vicdanlarına koymalıdırlar.
Kendilerine dokunmayan yılan Avrupa’nın göbeğinde zehrini akıtmak cüretini gösterdi artık...
Vücuduna sarmaladığı bombanın pimini çektiğinde cennete inanan böylesi cahiliye dönemi
fanatiğin-caninin belini kırmak, böylelerinin yeryüzüne bir daha gelmemek üzere kökünü kazımak,
bugün için mümkün değilse de yarın neden olmasın
Ancak bunun da olmazsa olmaz şartları yerine getirilmeli.
Yapılması gereken tüm kalkınmış ülkelerin, sosyalist-komünist-faşist ve demokrat demeden tüm
ülkelerin, ellerindeki tüm istihbari bilgileri gizli- açık demeden, ortak masaya yatırmaları ve
paylaşmaları şart.
Bundan başka çözüm yolu görünmüyor.
Böylesine insanlık düşmanı ve dünyanın sonunun geldiğine inanmış hasta ruhlu insanların bir
araya gelip kurdukları “sahte devlet” teröründen korkmak onlara meydanı boş bırakmak demek.
Tam aksine, doğulusu ve batılısı tüm devletler bir araya gelip işbirliği yapmalı.
İnsanlık adına bu gerekli.
Gelecek adına bu gerekli.
Yoksa çocuklarımızın yüzüne bakamayacak hale geliriz.
“Yüzsüz” olmak-kalmak istemiyorsak.
Dualarımız sadece Paris için değil, tüm dünyaya olsun.
İçinde “İslam” adına siyasallaşıp dünyanın sonunun geldiğine inanmış meczuplar ordusu İşid’in
bulunmadığı bir dünya için olsun tüm dualarımız.