Tarihteki otuz yıl savaşlarını aştı bizdeki Türk-Kürt iç çatışması…
Nizami bir ordunun, gayrinizami güçlere, yani gerillaya karşı sürdürdüğü düşük yoğunluklu mücadele
nerdeyse 40 yıla yaklaşıyor.
Klasik ve genelde kafadan atma rakamlarla, ölü ve yaralı sayısını hatırlatmaya gerek yok.
Ölen ve yaralananların sayısını tutturmak kolay değil.
Bildiğimiz ve ezberimizde olan faili meçhullerin sayısının 17 bini aşkın olduğu.
Gerçi bunu hesap edenin hangi kurum veya kişi olduğu da bilinmiyor ya.
Ama geçenlerde sona eren bir duruşmadan anladık ki, sivili ve askeriyle hiçbir zaman faili meçhul
cinayet işlenmemiş doğu ve güneydoğu illerimizde.
Nedeni: Yargılananlar asker ve sivillerin hepsi beraat etti.
Hepsi “temiz kağıdı” aldı yargıdan.
Anladık ki faili meçhuller “Mars”ta işlenmiş.
Nedeni tam belli değil ama gezegende su bulunduğu iddiası var ya, o halde orada da insanlar yaşamış
demektir.
Tahmin doğru olmayabilir, Mars’taki insanların da “ gaddar” ve “ hain” olabilecekleri ihtimali de var
deniyor şu suralar.
Konuyu karıştırdık galiba.
Gelelim Kürt meselesine.
“Yok” denilen bu Kürt meselesinde şimdi sıra geldi yeni yol haritasına.
Bu Türk-Kürt savaşının bitirilmesi için kaç kez yol haritası çizildi hatırlamak mümkün değil.
Bu ülkede Cumhuriyetten bu yana 64 hükümet kurulduğuna göre, harita sayısı da oldukça fazladır
herhalde.
Son yol haritası ise G-20’nin Antalya’daki toplantısından önce çizilmeye çalışıldı.
Yani 7 Haziran değil, 1 Kasım “Seçim zaferi”nden sonra…
Malum, önümüzdeki günlerde ABD Başkanı Obama ülkemize teşrif ediyorlar.
Obama Kürtlerle “yakinen” ilgileniyor.
Bugünlerde daha çok Rojava’daki Kürtlerle kolkola ya, neyse…
Cumhurbaşkanımız ise, buz dolabına kaldırdığı çözüm süreci için kolları iyice sıvadı.
Malum binlerce muhtarla sarayda “istişare”lerde bulundu sayın Erdoğan.
Galiba bu kez mücadele- kesin olmamakla birlikte- muhtarlar, toprak ağaları, korucular, şeyhler,
şıhlar, itirafçılar, ajanlar, evrilmişler, asimile olmuş yalakalar, havuz medyasında Türkleşen Kürt
aydınları ile birlikte gerçekleştirilecek.
Öyle görünüyor ki “Akil adamlar” bu kez yok.
Onlar “ sakil adamlar” olarak tasfiyeye tabi tutuldular.
Sayın Cumhurbaşkanımız, yeni çözüm sürecini hazırlarken acaba kimden veya kimlerden “ilham”
alıyor dersiniz?
Ben “ dış güçler” safsatasına pek inanmam.
Hep “İç güçler varken, dış güçler neden bu işe bulaşsınlar ki.” tezine inananlardan oldum.
Son zamanlarda fikrim pekişmeye başladı…
Bazı kuşkularım uçtu gitti adeta.
Şimdilerde “iç güçler” hakim durumdalar.
Sanki bu işleri “rufailer” yürütüyormuş gibime geliyor.
Gerçi her zaman birileri ülkeyi yönetiyor(muş) gibi yapıyor.
Yapıyor ama sanki “rufailer” başroldeymiş gibi son zamanlarda.
Yol haritasına bakınca kafamın karışması bundan…
Şıhlar-şeyhler, hacılar-hocalar…
Müritler-tarikatcılar-şeriatcılar…
Falan filan…
Hayırlara vesile ola….