Yüksek mahkemelerin kararları tartışılabilir, eleştiri konusu yapılabilir, yerden yere vurulabilir ancak
“Bu kararı tanımıyorum ve kabul etmiyorum” denemez.
En azından denmemeli.
Dediniz mi, diyene de dönüp “Siz nasıl demokratsınız?” sorusu rahatlıkla sorulabilir.
Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Müdürü ve Ankara Temsilcileri bir haber nedeniyle tutuklandılar.
Can Dündar ve Erdem Gül tecrite alındıktan sonra haklarını aradılar ve en son Anayasa Yüksek
Mahkemesine kişisel başvuru haklarını kullanmak zorunda bırakıldılar.
Yüksek Mahkeme “Tutukluluk için bir neden yok" deylp suçlanan meslektaşlarımızı serbest bıraktı.
İçerde yattıkları 93 gün de bana göre “ yanlarına” kaldı.
Bu “kar” olarak değil.
Acı ve ıstırap olarak.
Neticede hayatlarından 93 gün çalındı…
Bu karara sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan hemen karşı çıktı ve tanımadığını yüksek sesle her yerde
söyledi.
Polemikler oldu.
Polemikler bitti.
Anayasa Yüksek Mahkemesi dün (9 Mart 2016) kararının gerekçesini açıkladı.
"İfade özgürlüğü demokratik bir toplumun temel taşlarından biridir" denilen gerekçeli kararda,
Dündar ve Gül'e yöneltilen suçlamalar için, "Kişinin özgürlüğünden yoksun bırakılması için
mevcut delil durumu yeterli değil. Dündar ve Gül'ün tutuklanmaları dışında anılan haber dışında
herhangi bir somut delil yoktur. Siyasi casusluk yaptıklarına ilişkin somut bilgi yoktur" denildi.
AYM'nin gerekçeli kararında, "İfade özgürlüğü, aynı zamanda devleti veya toplumun herhangi bir
kesimini inciten, şoke eden veya rahatsız eden düşünceler için de geçerlidir" tespitine vurgu
yapıldı.
Karar tartışılmayacak kadar açık.
Avrupa İnsan Hakları Yüksek Mahkemesi’nin yorumlarına tıpatıp olmasa da büyük benzerlikler içeriyor
ve uyuyor.
Zaten bizim Yüksek Mahkeme, Avrupa demokrasisi ve Avrupa yüksek yargısını örnek aldığına göre
mesele yok.
Kararda en önemli husus ifade özgürlüğünün devleti veya toplumun herhangi bir kesimini
incitebileceğini vurgulaması.
Yani devleti, yöneticileri, siyasetçileri ifade özgürlüğü “incitir” diyor.
Yetmedi ifade özgürlüğü “ Şoke edebilir” diyor.
Yine yetmedi “Rahatsız eder”
Daha ne desin ki?
İster kabul et, ister etme.
Sayın Erdoğan tahliye kararına karşı “ Ben seni tanımıyorum” dedi.
AYM ise gerekçeli kararında net biçimde “ Ben de seni tanımıyorum” karşılığını verdi.
Tıpkı Temel fıkrası gibi…
“Sen beni tanımaymisun, ben de senu tanimayrum”…